Ayasofya'nın hem cami, hem müze olarak kullanılmasını ilk savunanlardanım. Bununla ilgili son yazımı geçen ay bu sütunlarda kaleme almıştım. Sonunda aklıselim galip geldi ve Türkiye sınırları içindeki tüm kararları 'Türk hükümetinin' alacağı tüm dünyaya son derece net bir şekilde ilan edildi.
Bir kez daha altını çizerek söylüyorum: İstanbul bir fetih şehridir. Atalarımız bu şehri fethetmek, İslam'ı bu topraklara getirmek için kanlarını akıtmışlardır. Tüm dini inanışlara ve etnik kökenlere saygılı olmalarının yanında ibadethanelerin ne şekilde kullanılacağı da mutlak olarak bu ülkenin vatandaşlarının ve onları temsil eden hükümetin inisiyatifindedir. Bundan daha doğal bir şey olamaz.
Bu karar son derece doğru ve isabetlidir. Bundan nasıl mı emin oldum? Eğer bu kararı Yunanistan kınıyor, Rusya üzgün olduğunu açıklıyor, ABD hayal kırıklığına uğradığını söylüyorsa doğru bir iş yapmışız demektir.
Burası muz cumhuriyeti değil. Sizin sömürgeniz ya da mandanız hiç değil. Türkiye'de artık korkak, sünepe, emperyalistlerin her dediğini topuk selamı vererek yerine getiren bir iktidar yok. Artık Güneydoğu sınırımızda terör koridoru oluşturulmasını önlüyoruz. Akdeniz'e olta sallandırmamızı bile engelleyen girişimleri anında bertaraf ediyoruz. Bunun için Fransa ve Rusya güdümünde Libya'da meşru hükümeti yok etmeye çalışanları anında vurup imha ediyoruz. Akdeniz'de, Karadeniz'de hakkımız olan karasularında kendi gemilerimizle petrol, doğal gaz arıyoruz. Kendi tankımızla, topumuzla, füzemizle, helikopterimizle, SİHA'larımızla, drone'larımızla dünyanın ağzını bir karış açık bırakıyoruz. Artık kimseye müdanamız yok. Dışişleri Bakanımız, kibirli Avrupa Birliği'nin şımarık temsilcisine basın toplantısında haddini bildirmekten geri durmuyor.
Yıllardır özleminizi çektiğimiz 'tam bağımsızlık' sözde olmaz, işte böyle 'özde' olur.
Yanılıyorsun Hıncal Ağabey!
Hıncal Ağabey, köşesinden sürekli beni eleştirip duruyor. Çoğunlukla da haksız yere. Meseleyi uzatmamak, saygıda kusur etmemek ve bu sütunları boşuna işgal etmemek için cevap vermiyorum. Ama bu kez toplum sağlığını ilgilendiren bir mesele olduğu için cevap vermek zorunda hissettim kendimi.
Hıncal Ağabey, benim 6 yıl önce salgınlara karşı önlem almak için maske takmamı eleştirmiş. Ona göre maske korumazmış. Sadece hasta olanlar takarmış. Ama kimin hasta olduğu bilinmediği için herkes takıyormuş... Yanıtım matematikle olacak. Tartışılmaz matematikle... Sağlık Bakanlığı açıkladı. İki kişi karşı karşıya geldiğinde eğer ikisinde de maske yoksa hastalığın bulaşma riski yüzde 90 imiş. Eğer birinde maske varsa, bu oran yüzde 50'ye düşüyormuş, İkisi de maske takıyorsa risk yüzde 10'a kadar geriliyormuş. "Maske korumaz" diyen Hıncal Ağabey'in yanıldığını ben söylemiyorum, matematik söylüyor.
En büyük korkum ise insanların Hıncal Ağabey'e inanıp maske takmaktan vazgeçmesi. Yazıyı da onun için yazdım zaten.
Ahmet Özal şiir programı sunacak
Haber değil, bomba... Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal, Number 1 Türk FM'de şiir programı sunmaya başlıyor.
Ne yalan söyleyeyim, Ahmet Özal'ın şiir tutkusundan habersizdim. İyi kötü şiir karalayan bir aşk arzuhalcisi olarak siyasetin içinde şiirin, edebiyatın var olmasını hep desteklemişimdir. Her konuşmasını bir şiirle renklendiren, edebiyat tutkunu bir Cumhurbaşkanı'na sahip olmaktan (Recep Tayyip Erdoğan) mutluluk duyduğumu da hep dile getiririm.
Hafta içi her akşam 22.00'de kulağımıza değecek 'Ahmet Özal romantizmini' çok merak ediyorum doğrusu..
Gaf kürsüsü
İspanya'daki Torrelavega'nın belediye meclis üyesi Bernardo Bustillo, Zoom ile yapılan görüntülü toplantıda kamerayı açık unutunca duştaki çırılçıplak görüntüsüyle gündemin zirvesine oturdu. Bustillo, skandalın ardından istifa etti.
Zap'tiye
ÖSYM'de Mabel Matiz sorulduğuna göre O Ses Türkiye'de yarışmacılara integral hesabı sorulsun!
Ne demiş?
"Hayvanlar aleminin en ağır küfrüdür insan." (Tarlasına giren 40 evcil kazı tüfekle vurarak öldüren adamın haberinden sonra Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'in yorumu)