Siyasette, sanatta, iş dünyasında kadına şiddetin tavan yaptığı bir dönem yaşıyoruz. Gün geçmiyor ki, ünlüler dünyasından bir şiddet haberi manşetlere çıkmasın. Sadece magazin dünyasında mı? Siyasetin dili de kadınlar ve onların namusu üzerinden karalama yapmaya, iftira atmaya doğru korkunç bir şekilde evriliyor.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş için sarf edilen utanç verici sözler, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın eşi Esra Albayrak hakkındaki rezil ifadeler, eski başbakanlardan Binali Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım'a sosyal medyadan yapılan ve her şeyden önce insanlık onurunu zedeleyen yakıştırmalar, TBMM kürsüsünde konuşan AK Partili kadın milletvekiline "Hadi oradan" diye höykürmeler...
Siyasi görüşü, etnik kökeni, sosyal statüsü ne olursa olsun hiçbir kadınımız bunları hak etmiyor. Son olarak gazeteci Baki Özışık'ın Yeşim Salkım için attığı tweet'i de bir meslek üyemize yakıştıramadım. "Tek adama hayır diyen Yeşim Salkım, çok adama evet dediği için bunu anlarım. Yani alışkanlığı olan birinden tek adamı tercih etmek doğru olur mu?" diyen Özışık her şeyden önce Salkım'ın bir anne olduğunu unutmuş görünüyordu. Kadına el kalkmaz. Yanında kadın olan biriyle kavga edilmez. Bir erkeğe kadınının namusu üzerinden saldırılmaz. Bizler bu yazılı olmayan kuralların geçerli olduğu mahallelerden yetiştik. Onun için bu muameleler her seferinde çok ağır geliyor...
Şu çekirdek meselesi
Çekirdek çitlemek keyifli ama aynı zamanda büyük bir çevre kirliliği sorunu. Zira bizim vatandaş yediği çekirdeğin kabuğunu 'Pürt' deyip yere tükürmekten ayrı bir keyif alıyor sanki. Bankların önü, sahil yollarının kenarı, kıyılardaki kayaların üzeri çekirdek kabuğu kümeleri ile dolu. Çünkü çekirdeği yerken kabuğunu yanımızda taşıyacağımız bir poşette biriktirmeyi bir türlü öğrenemedik. Ne yazık ki bu çirkin görüntü bizim 'medeniyet katsayımızı' sürekli aşağıya çekiyor.
Üsküdar Belediyesi, sahillerdeki bu rezaleti önlemek adına radikal bir karar aldı. Bundan sonra ilçe sınırları içinde sokakta çekirdek yemek yasaklandı. Bunu ihlal edenler 61 lira ceza ödeyecek. Toplanan cezalar ise belediyeye bağlı Engelliler Vakfı'na fon oluşturacak.
İlk başta akla yatkın bir çözüm gibi görünüyor. Ancak 'yasak' en kestirme ama aynı zamanda en antidemokratik çözümdür. Belediye bunun yerine, çitlediği çekirdeğin kabuğunu yere atanlara 10 katı, yani 610 lira gibi bir caydırıcı ceza kesse çok daha mantıklı ve işlevsel olurdu.
Muhteşem bir reklam
Harika reklama sosyal medyada rastladım. Uzun olduğu için televizyonda yayınlanma şansı yok. Ama öyle müthiş bir mesajı, o kadar keyifli bir metni ve o denli özenli bir çekimi, kurgusu var ki defalarca izledim.
Bilirsiniz, bizim ülkemizin en sinir bozucu trafik adetlerinden biri de kırmızı ışık daha sönmeden arkanızdaki sürücünün kornaya basmasıdır. O aradaki yarım saniyenin adam için artık ne önemi varsa, sizi yerinizden zıplatır. İşte Citroen Berlingo'nun internetteki son reklamında bu durum harika bir şekilde hicvedilmiş. Bir adam, arkasındaki sürücü kırmızı ışık daha sönmeden kornaya basınca aracından iniyor. O sürücüye aylarca, evet aylarca konuşup yaptığı işin yanlışlığını anlatıyor. Bunu yaparken de aracının özelliklerinden söz etmeyi ihmal etmiyor tabii. Hele, "Orta Asya'da biri kırmızı ışıkta durmuş. Arkadaki kornaya basınca kavimler göçü başlamış" demesi yok mu, ne zaman aklıma gelse gülüyorum.
Reklamı merak edenlerin bir arama motoruna Basma- Kornaya yazması yeterli.
Gaf kürsüsü
Cumartesi akşamı BeIn Sports abonelerinin ekranlarına gönderilen mesajda Fenerbahçe-Demir Grup Sivasspor maçının az sonra 77. kanalda başlayacağı duyuruldu. Oysa maç, bir gün sonra oynanacaktı.
Zap'tiye
Artık düğünlerde koronavirüs önlemlerini denetleyecek bir gözlemci bulundurulması zorunlu olacak. Yani Kamber'siz düğün olur, gözlemcisiz olmaz.
Ne demiş?
"Kimse benim çocuğuma bakmak istemiyor. Sağlık çalışanı olduğum için hastalık bulaşmasından korkuyorlar." (Yaparsın Aşkım'da yarışan bir sağlık çalışanının çaresizliği)