Daha BKM Mutfak'taki ilk sahnesinde isminin yanına uğurlu işaretimi koymuştum.
Giderek skeçlerin en çok alkışlanan oyuncusu haline geldi. Yılmaz Erdoğan'ın Hakkari'den akrabasıydı. Ama asla 'torpilli' bir oyuncu değildi. Ne edindiyse, kişisel gayreti ve başarısı ile elde etti.
Onu milyonlara sevdiren, o bozulmamış, saf Anadolu çocuğu halleriydi. Ama görüyorum ki, şöhret onun çelimsiz omuzlarına ağır gelmiş.
Önce İstanbul gecelerinin girdabına kapıldı. Bir zamanlar kamera gördüğünde yüzü kızaran Ersin, artık 'âlemlere akan' bir magazin objesiydi. Derken, adı uyuşturucu soruşturmalarına karıştı. Son olarak da Çeşme âlemlerinin en fazla öne çıkan ismi olarak magazin sayfalarına konu oldu. Sabah'taki haber aynen şöyleydi: "Çeşme plajlarında iki gündür Ersin Korkut konuşuluyor.
İddialara göre ünlü komedyen, Alaçatı'da kiraladığı villada iki gece önce parti verdi. Partinin evsahipliğini Korkut ile BKM oyuncuları olduğu öğrenilen dört erkek arkadaşı yaptı. Eve geç saatlerde önce taksiyle beş, daha sonra Audi Q7 ile üç kız daha geldi. Kahkaha ve müzik seslerinin yükseldiği âlem gecesinden rahatsız olan komşular duruma isyan etti."
Zamanında bu köşeden ona sayısız övgü düzdüğüm için biraz sonra söyleyeceklerime hakkım var sanıyorum. Aman Ersin kardeşim... Bu şöhret denilen şey, asetondan daha uçucudur. Aynı zamanda tıpkı aseton gibi 'boya' çıkarıcıdır.
İnsanın üstündeki yaldızı soyup gerçek karakterini ortaya çıkartır. Sakın ola ki, para ve şöhret yüzünden şehr-i İstanbul'un ışıltılı caddelerine gömülen o saf Anadolu çocuğu kurbanlarından olma. Biz senin temizliğini, duruluğunu, mütevazılığını sevdik; ne olur onları kaybetme...
Sevgili Ersin kardeşim; gençsin, bekarsın, popülersin ve 'yaşayamadıklarının' acısını çıkarmak için acelen var biliyorum. Ama Çok Çirkin Hareketler Bunlar... Ersin bizi Korkut'ma!