'Aydan Şener'den daha iyi bir 'Feride' çıkmaz' diyenler fena halde yanıldı.
Fahriye Evcen harika bir Çalıkuşu olmuş. Aslında Feride; roman okuyucusunun düşsel dünyasında canlandırabilmesi için kolay ama televizyon dizisinde aynı ruhu izleyiciye geçirmek için zor bir karakter.
Bir tarafı hüzünlü, diğer tarafı hınzır ve çocuksu.
Hem modern kadını temsil ediyor, hem de aşk konusunda tutucu...
Hem anında tepki verecek kadar dışa dönük ve isyankâr, hem kalp kapakçılarına kilit üstüne kilit vuracak kadar ketum ve gizemli.
Böylesine flu, böylesine gel-gitlerle örülü karakterleri; televizyon gibi izleyicinin dikkatinin her an dağılmaya hazır olduğu, konsantrasyon ve odaklanmanın tiner gibi uçucu kaldığı bir mecrada canlandırmak için her şeyden önce 'oyuncu' olmak gerekiyor. Bana göre Fahriye Evcen, televizyon dünyasında Kıvanç Tatlıtuğ'dan sonra kendini en fazla geliştiren oyuncu. Bir de Feride'nin ilk çocukluk yıllarını canlandıran minik oyuncuya bayıldım. Annesinin ardından büktüğü o dudakları, titreyen o çenesi, hüzünle buğulanan o zeytin gözleriyle boyundan ne de büyük oynamış...
Bu arada diziyi izlerken bir türlü karar veremedim; edebiyat klasiklerimizin tekrar tekrar diziye, filme dönüştürülmesinden dolayı mutlu mu olmalıyım, yoksa kreatif kabızlığın neden olduğu bu zorunlu tekrarlardan dolayı umutsuzluğa mı kapılmalıyım diye... Ama Reşat Nuri Güntekin ustanın adına üzülmeden edemiyorum.
Keşke dünyaya şöyle 100-150 yıl sonra gelebilseymiş. Dizi senaristi olarak paraya para demezmiş vallahi!