NE olur şu fotoğrafa bir daha bakın...
Beyoğlu'nun arka sokaklarında yoldan geçerken karşılaşıp ayak üstü sohbet eden sinemacılar değil onlar... Türk sinemasının en önemli organizasyonlarından biri olan Adana Altın Koza Film Festivali'nin sahnesinde ödül alıp vermek için oradalar...
Ayaklarında kot pantolonlar, tozlu ayakkabılar, sırtlarında buruşuk gömlekler...
Bir ödül törenine yaraşacak tarzda giyinmeye paraları mı yok?
Sanmam...
Evet, sinema en başında bir gönül işi. Hele de yolun başındaysanız, kısıtlı maddi imkanlarla yürütülebilen bir sanat dalı. Ama gecesi 75 liradan smokin kiralayamayacak kadar değil...
Herkes takım elbise, smokin giyse; Altın Koza daha mı saygın, daha mı önemli olacak?
Tabii ki değil. Ama insan en azından yaptığı işe, çalıştığı sektöre, orada bulunan ustalarına, ekran başındaki milyonlara 'önem verdiğini' birazcık da görüntüsüyle gösteremez mi? Üstelik yaptığınız iş tamamen 'görsellik' üzerine kurulmuşken...
Biz memleketinde hırka ile ödül alıp daha sonra yabancı organizasyonlar için özel smokin diktiren 'ünlü' yönetmen de gördük.
Demek ki 'entelektüel olmanın, tabu yıkmanın, kalıpları ve rutinleri zorlamanın' etiketi olarak görülen 'salaşlık' sadece Türkiye sınırları içinde geçerli.
Aynı ekip, Cannes'a, Oscar'a gidecek olsa, yine öyle mi giyinecek?
Hiç sanmam... Bir de bizim memleketin sinema ödülleri ille de 'kapalı devre' olmak zorunda mı? Birkaçı dışında vizyona girmemiş, girse de sadece üç beş sinemada gösterilmiş, halkla buluşmamış, festival için Adana'da bulunanlar dışında kimsenin konusundan ve oyuncularından haberdar olamadığı filmlere ödül veriliyor.
A Haber'in canlı yayınını ekran başında izleyenler, olayı 'Fransız sinemasever' olarak seyrediyor.
Vallahi katılım kriterleri, jüri değerlendirmeleri zerre kadar umrumda değil.
Şeytan diyor ki, bir sinema ödülü organize et, jürisini sıradan insanlardan kur, vatandaşın saf ve içten beğenisini ödül heykelciğine dönüştür. Böylelikle, sinemadaki ödül mekanizmasını 'festival insanları' diyebileceğim bir grup entelektüelin 'mastürbasyon haftası' olmaktan çıkart. Belki o zaman etrafımızı kuşatan bu 'koza'dan çıkarız da, Issız Adam'a, Kelebeğin Rüyası'na, Nefes'e birkaç ödül nasip olur...