Güneşi Beklerken dizisini izlerken eşime "Kesinlikle gün birincisi olacak" dedim ve yanılmadım. Bana göre yaz boyunca izlediğim en güzel, en heyecanlı ve sürprizli dizi bölümüydü. Buna muhteşem oyunculuklar da eklenince, ortaya kurak yaz ekranında soluk alabileceğimiz bir vaha çıktı.
İlk günden beri aklımdaydı, artık yazma zamanı geldi. Dizinin sorunlu karakteri Kerem'i canlandıran Kerem Bursin'in adını şuracığa büyük harflerle yazıyorum.
Ondan ileride jön de olur, aksiyon oyuncusu da, karakter oyuncusu da... Hem fiziği, hem Amerika'da geliştirdiği oyunculuk yeteneği; her üçünün de altından başarıyla kalkmaya yeterli.
Kerem, sürekli zikzak çizen, flu ve gri bir karakter.
Dizilerde en kolayı; 'köşeli' karakterleri canlandırmaktır. Ama bunca bölüm geçti, hiçbirimiz Kerem'in iyi mi, kötü mü olduğuna bir türlü karar veremedik. Bizi melek olduğuna inandırdığı sahnenin ardından, şeytani gülümsemesiyle ters köşeye yatırıveriyor. Böyle oyuncu az yetişir. Umarım havalanmaz ve kendini geliştirir. Kerem'in partneri Hande Doğandemir de 'Zeynep' karakteri ile her hafta biraz daha yıldızlaşıyor.
Son bölümün starı ise Zeynep'in annesi Demet rolünde izlediğimiz Ebru Aykaç'tı. Yani Güneşi Beklerken, sürekli yıldız doğuruyor...
Emre Kınay'ın oyunculuğuna da diyecek yok. Beni asıl şaşırtan ise, son bölümdeki basketbol becerisi oldu. Kerem ile spor salonunda giriştiği üçlük düellosunda müthiş isabetli şutlar çıkardı.
Aklımda üç ihtimal var:
Ya o sahnenin çekimi 10 saat sürdü, ya görsel efektler yardımıyla toplar potayı buldu ya da Kerem Gönlüm bizim milli takımda haksız yere Emre Kınay'ın yerini işgal ediyor!