Çocukların başrolde yer aldıkları otomobil reklamları giderek çoğalıyor. Her ne kadar Avrupa Yayın Birliği EBU'nun televizyon reklamlarında çocukların kullanılmasıyla ilgili bağlayıcı hükümleri bulunsa da ajanslar, hazırladıkları reklamlarda çocuk yüzü kullanmanın sempati yarattığını iyi bildikleri için sıkça bu yönteme başvuruyorlar. Bunlar içinde biri var ki herkesi gülümsetiyor. Babası, kızını okula bırakacak. Tam okulun önüne geldiklerinde kız inecekken arka kapının açılmadığını söylüyor. Babası iniyor, kızına arka kapıyı açıyor. Kız da onu izleyen arkadaşlarının önünde babasına özel şoför muamelesi yapıp, hava atıyor: "Akşam tam saatinde burada ol, gecikme..." Ve dış ses duyuluyor: "Filanca marka otomobille her seyahat birinci sınıftır..." Meğer küçük kız, babasına şoför süsü vermek için kapı açılmıyor numarasına yatmış. Konsept güzel, espri harika. Ama yine de içimi burkan bir şey var. Maddeciliğin, her türlü aile değerini ayaklar altına almasına üzülüyorum. Bir kız çocuğunun, babasına özel şoförü muamelesi yapması, yüzümdeki gülümsemeyi donduruyor. Eski Türk filmlerini hatırlıyorum. Hababam Sınıfı'nda annesinin hademe olduğunu saklamaya çalışan kızı... Günümüzdeki kız, arkadaşlarını babasının şoför olduğuna inandırmaya çalışıyor. Geçmişteki ise annesinin hademe olmadığına... Paraya, güce ve maddeye tapınma halinin gelip dayandığı son nokta, beni ürkütüyor...