Bu yıl Altın Portakal, haberciler ve yorumcular için pek bereketliydi. Hani neredeyse her an bize malzeme yaratmak için çırpınır gibiydiler. En son bombayı da final gecesine saklamışlardı. En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Claudia Cardinale adına ödülü almak için sahneye gelen hanımefendi "Bayan Cardinale eğer ödül alırsa, mutlaka telefonda teşekkür etmek istedi. Kendisini aramam lazım" deyip telefonuna davrandı. Sunucu Ebru Akel, "Olur" dedi. Hanımefendi cep telefonundan numarayı tuşladı. Davetliler beklemeye koyuldu. Hanımefendi bir şeyler konuştu. Meğer Cardinale'nin asistanını aramış. O da ödüllü sanatçıyı buldu. Bu arada telefondaki sesin duyulabilmesi için cihazın hoparlörünün açılması gerekiyordu. Kimse beceremedi. Ödül vermek için bekleyen Kadir İnanır davrandı ve telefonun hoparlörünü açtı. Ama biz yine duyamadık. Ebru Akel, sahnede Cardinale ile telefonda uzun uzun konuştu. Sonra dedi ki, "Kendisi tam 4 kez thank you dedi..." Ebru Akel için problem yoktu. Zira ömrü, sunduğu programlarda telefon bağlantısı yapmakla geçmişti. Yani bir nevi eski alışkanlığı nüksetmişti!.. Böylece bu yıl 'tam festival' olan Altın Portakal'da akıllara durgunluk veren bir 'parodi' daha yaşanmış oldu. Malum, bizler salonda olduğumuz için NTV'nin canlı yayınını izleyemiyorduk. Düşündüm de bu komedi yaşanırken, acaba NTV ekranının sağ üst köşesine 'Tanıtıcı Reklam' ibaresi bindirildi mi? E öyle ya, bundan âlâ telefon reklamı mı olur?.. Hüsnü Şenlendirici ve Özcan Deniz'in perfıormansları ise izleyiciyi tatmin etmedi. Seyirciler onların sahne aldıkları dakikaları sigara molası olarak değerlendirdiler. Bana göre de uluslararası bir film festivalinde bu kadar arabesk soslu müziklerin tercih edilmesi doğru bir seçim değildi. En çok da Antalya Devlet Opera ve Balesi Senfoni Orkestrası'nın başında sanatçılara eşlik eden Şef Orhan Şallıel'e acıdım. Hele, Hüsnü Şenlendirici onlara dönüp teşekkür etmek isterken, "Antalya Devlet Tiyatrosu" dediğinde kahroldum... CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal sahneye davet edildiğinde ise salonun büyük bölümünde aynı çirkin espri dolaşıp durdu: "Gizli kamera ödülünü mü verecek acaba?.." Geceyi kurtaran ise Anadolu Ateşi'nin gösterisi ve festivalin başından beri Altın Portakal'ın en kreatif şovunu gerçekleştiren 'taş adamlar'dı. Türk sinemasının unutulmaz karakterlerinin (Tarkan, Turist Ömer, Şoför Nebahat) kılığına bürünüp, saatlerce kıpırdamadan heykel gibi duran sanatçıları ve bu şovu yaratanları özellikle tebrik ediyorum.