KANAL D Haber'deki görüntüleri izlerken eminim benim gibi pek çok kişi gülsün mü, ağlasın mı karar veremedi. Kadıköy'de sağanak yağış sonrası evleri su basmış. Vatandaş güç bela edindiği ev eşyalarını çöpe atarken gözyaşlarına boğulmuş. Yaşlı bir amca, evinin önündeki tabureye çökmüş, "Ciğerim yandı. ciğerim" diyor. Kolay mı? Mal, canın yongası... 5 aylık evli genç kadın, açılmamış çeyiz sandıklarını kurtarmaya çalışırken gülüyor. Acının, çaresizliğin, delirme sınırına dayandığı noktada olmalı... Ve o da ne? Mahalleli yarı beline kadar suya gömülmüşken, kameralar genç bir memura yöneliyor. Adam, elinde fatura ve sayaçla, kapı kapı dolaşıyor. Muhabir, "Ne faturası bunlar?" diye soruyor, adam "İSKİ, su faturası" diyor. Koyun can derdinde, kasap et... O anda gözümün önüne Levent Kırca'nın eski bir parodisi geldi. Evi su basmış. Bütün eşyalarla birlikte ev halkı da odada yüzüp, duruyor. O sırada kapı çalınıyor. Memur, su faturası getirmiş. Kırca o meşhur "İSKİ" telaffuzuyla saydırıyor adama... Levent Ağabey lütfen bu hafta "Olacak O Kadar"da Kanal D Haber'deki görüntünün ardına o parodiyi bağla. Bağla ki, acı acı gülelim. Bağla ki, bu memlekette hiç bir mizahi eleştirinin "fantezi" olamayacağını görüp, bir kez daha "Olmaz Bu Kadar" diyelim...