İLK kez bu sütunlarda duyurmuştuk. Türkiye'nin ilk çiftçi yarışmasının Kanal 7 ekranlarında yayınlanacağını... "Çiftçiler Yarışıyor" pazar gecesi gala yaptı. Sunucusu Mahmut Tuncer'di. Yardımcı sunuculuğu Tuncer'in kızı Pınar üstlenmişti. Pınar'ın ilk sunuculuk deneyimi olduğu için doğal olarak biraz heyecanlıydı. Ödülleri sıralarken bir ara "Konya Şeker'den 50 kilo tuz şeker... Pardon, toz şeker" filan dedi... Yarışmayı diğerlerinden ayıran, ödülün "anında" verilmesiydi. Etaplar sırasında kim ne kazandıysa hemen alıp götürüyordu. Balyalarla saman, bidonlarla zirai ilaç ya da torbalarla gübre... Evet, televizyon tarihinde ilk kez ödülü "b.ktan" bir yarışma ekrandaydı!.. (Vallahi bu benim değil, geçen hafta konuştuğum yarışma organizatörlerinin benzetmesi...) Büyük ödüller arasında ise traktör, pulluk, saban ve diğer tarım araç gereçleri bulunuyordu. Mahmut Tuncer yarışmanın başında "Geliy ha, geliyyy, motorlar geliyyy" deyince irkildim. "Amanın" dedim, "Kanal 7 gibi muhafazakar bir ekranda ne motoru?" Meğer pancar motor çekicilerine bağlanan römorklarla yarışmacı çiftçiler sahneye getiriliyormuş... Yarışma, tarım ve havyancılık sorularıyla, başlayıp, "aksiyon" yarışmalarıyla devam ediyor. İlk başta "Sütlerde rastlanan oflotoksine neden olan, hayvanın küflü yemle beslenmesidir. Doğru mu, yanlış mı" gibi bilgi açısından faydalı sorular yöneltiliyor. Sonra da çiftçilerin güç ve becerilerinin sınandığı oyunlara sıra geliyor. Bunların birinde arkalarından lastikle çekiştirilen çiftçiler, karşılarında duran sembolik ağaçlardan elma toplamaya çalışıyorlardı. Özgür adlı çiftçi kardeşimiz dengesini kaybedip, suntadan yapılmış ağaca bodoslamadan daldı. Yere yığılıp, hareketsiz kalınca başta karısı olmak üzere herkes panikle "Koşun, yetişin, imdat" diye bağrışmaya başladı. Tecrübeli sunucu Tuncer hemen reklam arası verdi. Kafası yarılan yarışmacı, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Neyse ki programın ilerleyen dakikalarında çiftçinin durumunun iyi olduğu müjdesi geldi, herkes derin bir "Oh" çekti... Velhasıl, "Çiftçiler Yarışıyor" hem "canlı" hem "kanlı" bir yarışmaydı. Ama en sonunda birileri, ekran karşısında çiftçilerin de bulunduğunu hatırlayabilmişti. Şöyle bir baktım da, bu yarışma; zirai donanım aletleri, ilaçlar, gübreler, alet edevatlarla tarım ve hayvancılık alanındaki firmalara son derece cazip bir reklam mecrası oluşturuyor. Eğer reklamveren işe "uyanırsa", bu yarışmanın benzerlerine büyük kanallarda da rastlayabiliriz. Ne bileyim, mesela "Köyde İzdivaç", "Tarlada Survivor", "Gübrenin Gücü", "Evcil'lik Oyunu" gibi yarışmalar bir anda ekranı kaplayabilir yani...