Nebil Özgentürk, "Türkiye'nin Hatıra Defteri" belgesel dizisi ile çok ağır bir sorumluluğun altına girmesine rağmen, bu işten yüzünün akıyla çıkmasını bildi. 15 ünlü yönetmen her cumartesi CNN Türk'te Türkiye'nin yakın tarihini adeta yeniden yazıyor. Gelecek hafta ekranlara gelecek olan "Kendi Ağıtına Ağlamak" adlı kısa filmi ise Zülfü Livaneli çekti. Film, 1993 yılında kahpe bir suikasta kurban giden gazeteci Uğur Mumcu'yu anlatıyor. Mumcu, Papa suikastıyla ilgili araştırma gezilerinden birini yapmış, dönüşte Zülfü Livaneli'nin Paris'teki evine uğruyor. Livaneli'ye "Yok mu, yeni bir şarkı?" diye sorunca Livaneli de "Nazım Hikmet'e Ağıtlar'ı müziğe döküyoruz. Bir tanesini de Tülay German'a okuttuk. Bak bakalım, beğenecek misin?" deyip, teybin düğmesine basıyor. Odayı "Yiğidim, Aslanım Burada Yatıyor"un içli melodisi dolduruyor. Dinlerken, Mumcu'nun gözlerinden yaşlar boşalıyor. Ve diyor ki, "Bu sadece Nazım'ı değil, bu ülkenin tüm demokrasi şehitlerini anlatıyor..." Kaderin cilvesine bakın ki, 1993 yılında yüz binlerin sokağa aktığı Mumcu'nun cenaze töreninde insanlar "Yiğidim, Aslanım Burada Yatıyor"u ağıt olarak ona yakıyorlar... Mumcu, yıllar önce "kendi ağıtına ağlayan insan" olarak Livaneli'nin film karelerinde bir kez daha ölümsüzleşiyor. Filmi, Nebil Özgentürk, Uğur Mumcu'nun kızı Özge, Mumcu'yu büyük bir başarıyla canlandıran Güven Kıraç ve yönetmen Zülfü Livaneli'nin de aralarında bulunduğu samimi ve son derece duygulu bir dost meclisinde izleme olanağı buldum. Livaneli, kendi filminin gösterimi sırasında tıpkı kendi ağıtını dinleyen Uğur Mumcu gibi gözyaşına boğuldu. Demiştim ya, "Türkiye'nin Hatıra Defteri'nde hiç beyaz sayfa yok mu?" diye... Yönetmenler, bu hatıra defterini karalarken hep idamları, katliamları, suikastları hatırlıyorlar. Ama bu ülke çok daha beyaz sayfaları hak ediyor. Geleceğin yönetmenlerinin daha neşeli ve keyifli anıları biriktirmelerini diliyorum. Umutla...