Şanlıurfa'da Hatice Demir adlı 12 yaşındaki kız çocuğu "bir programda" izlediği intihar sahnesinden etkilenerek, kendisini eşarpla astı ve yaşamını yitirdi. Bu sütunlarda yıllardır aynı şeyi söylüyorum: "Bu ülkenin insanları televizyonun olumsuz etkilerine karşı savunmasız. Ne olur yayıncılar ve yapımcılar bu zaafı dikkate alsınlar. Örümcek Adam filmi dünyanın her yerinde gösterildi ama kendini vantilatöre asıp, öldüren çocuk sadece Türkiye'den çıktı. Burası, Kurtlar Vadisi'nde öldürülen Çakır'ın ardından gıyabi cenaze namazı kılanların ülkesi. Ne olur ekrana program sürerken bunu unutmayın" diyorum. Alın işte size bir acı örnek daha... 12 yaşındaki kız çocuğu "ekrandaki gibi intihar edip, kurtulacağını sanarak" kendini asıverdi. Çocuğun yakınlarının ifadesi çelişkili. Hangi diziyi ya da programı işaret ettikleri net olarak anlaşılmıyor. Önce "sırlarla ilgili bir program" demişler, sonra da Yaralı Yürek'i işaret etmişler. Bu haberlerin gazete sayfalarına taşındığı gün Kanal D'nin Arka Sokaklar dizisinde yine bir intihar sahnesi vardı. Bu nedenle, şu ya da bu programı hedef göstermek yersiz olacak. İçinde açık intihar sahneleri barındıran tüm dizi ve programlar bu kaybın ortak sorumlusudur. Yeni Basın Yasası'nda cezası en ağır suçlardan birini "Basın yoluyla intiharı özendirmek" oluşturuyor. Bir dönem haber bültenleri, köprü intiharı haberlerinden geçilmiyordu. Bu yasa ile birlikte intihar görüntüleri haber bültenlerinde yayınlanmamaya başlandı ve köprüdeki intihar girişimleri 10 kat azaldı. Demem o ki; kendi insanını tanıyan, bilen, onun zaaflarından haberdar olan vicdan sahibi hiçbir yapımcı, yayıncı, yönetmen, senarist ekrana intihar sahnesi sürmemeli. Gece kafalarını yastığa koyduklarında, deliksiz bir uyku çekebilmeleri için...