Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afrika boynuzu" olarak adlandırılan Doğu Afrika ülkelerine önemli bir gezi düzenledi. Etiyopya, Cibuti ve Somali'yi kapsayacak gezi, önemli bakanları ve geniş bir özel sektör temsilcisi erkânı bir araya getiriyor. Türkiye olarak, AK Parti iktidarı döneminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişisel girişimleriyle önemli bir Afrika politikası oluşturuldu. Osmanlı'nın Mısır'a özerklik tanıdığı 1805'ten bu yana, Türkiye'nin Afrika boynuzu olarak adlandırılan bölgede ilk kez varlığını ortaya koyması, bölgede yeni bir siyaset dengesi oluşturmaya başladı.
Afrika, 19. yüzyılda sömürge imparatorlukları tarafından talan edildiği için, yerel kültür ve medeniyetlerin doğrultusunda değil, sömürgecilikten arda kalan sınırlar ve sorunları miras alarak II. Dünya Savaşı ertesinde bağımsızlığına kavuşan ülkelerden oluşuyor. Afrika Birliği, sömürge dönemi sınırlarını kabul ederek, Afrikalı ülkeler arasında savaş çıkmasını engelleyen, bu anlamda Birleşmiş Milletler modelini başarıyla uygulayabilmiş bir örgüt. Ne var ki, Afrika kıtası üzerinde, özellikle soğuk savaş döneminde, ciddi savaşların oluşması engellenemedi.
Büyük liderler çıkaran ülkelerde, Patrice Lumumba, Amilcar Cabral, Thomas Sankara gibi halkı için önemli reformlar yapan siyasiler suikasta kurban gittiler.
Onların yerine, eski sömürgeci güçlere sorun çıkarmayan, yolsuzluklarla ülkelerini yöneten liderler geldi. Bu döneme "yeni sömürgecilik" adı da verilir. AB ülkeleri, 90'lı yıllardan itibaren "koşullu" yardımlara başladılar, yani projeler gerçekleştiği sürece finansal destek veriliyordu.
Bu aşamada, Çin Halk Cumhuriyeti devreye girdi ve enerji, hammadde ya da tarım arazisi kiralama karşılığında, demokratik standart koşulu aramaksızın yardım vermeye başladı. Yeni sömürgecilik de böylelikle başka bir safhaya girdi. Afrika'da "başarısız devlet modeli" denilen, devlet yapısının yok olduğu örnekler hayli fazla. Somali bunlardan en bilineni, Türkiye, Somali konusunda yeni bir destek sistemi geliştirdi. Temel olarak devlet yapılanmasına yardım, eğitim ve ulaştırma altyapısı geliştirme olarak adlandırılacak bu yaklaşım, kısa zamanda olumlu sonuçlar verdi. Ülkelerinde iyi eğitim fırsatı bulamayan üç bini aşkın Somalili genç, tam burs alarak Türk üniversitelerine yerleştirildi.
Kimsenin ziyaret etmediği Mogadişu havaalanına THY tarifeli uçuşlar başlattı.
Afrika, çok sayıda gücün etkisini yitirmek istemediği devasa bir kıta olma özelliğini koruyor. Bu alanda, yaptığınız yeni girişimler, çok devletin ve terör örgütünün çıkarlarına set çekebiliyor. Somali'de Türk temsilciliğine düzenlenen saldırı, bu çıkar çatışmasında "karşılıksız" destek veren Türkiye'nin nasıl hedef olabileceğini gösterdi.
Dünya haritalarında mercator sistemi kullanıldığı için, Afrika aslında olduğundan çok daha ufak gözüküyor. Oysa yüzölçümü, Hindistan, Çin, Doğu Avrupa, Meksika, Japonya, İspanya ve ABD'nin toplamından daha fazla… Afrika, uyanışını çok zor da olsa gerçekleştiriyor ve 21. yüzyılda küresel aktör olmak isteyen her devlet, Afrika ile yoğun ilişkiler içinde olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Afrika ortaklığı" olarak adlandırdığı siyaset, bu anlamda yaşamsal önem taşıyor. Özellikle tarım üretimi ve altyapı, önümüzdeki onyılların en büyük yatırımlarını çekecek.
Bu kadar geniş ve gelişmekte zorlanan dev bir kıtaya yapılan karşılıksız yardımın, çok sayıda ülke ve kuruluşu rahatsız etmesi de boşuna değil. Ancak Erdoğan'ın ziyareti, bu siyasetin sürdürüleceğinin de en üst düzeyde teyidini oluşturuyor.