Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Dış siyasette yoğun gündem

Türkiye, son dönemlerde çok sayıda üst düzey yabancı ziyaretçinin geldiği ve zirvenin gerçekleştiği bir durak haline geldi. Dış siyaset, bugün gündemimizde çok daha geniş bir yer tutuyor.
Geçmişte "edilgen" biçimde takip ettiğimiz dış siyasi gelişmelere, çoğu zaman taraf olup "etken" bir tavır sergiliyoruz. Tüm siyaset alanlarımız, enerji de olsa, tarım da olsa, mutlaka ciddi bir dış politika boyutu içermek mecburiyetinde kalıyor. Dış dengeleri hem etkiliyoruz, hem de onlardan etkileniyoruz.
Son bir haftanın dış siyaset gündemine bakarsak, bir dizi önemli konuda çok ciddi gelişme var: Birincisi, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Türkiye ziyaretinde AB ile başlayacak olan serbest ticaret anlaşması görüşmelerini, ABD'nin paralel olarak Türkiye ile de başlatacağının sinyalini verdi. Türkiye açısından zor geçmesi muhtemel bir süreci çok daha iyi yönetebilecek bir zeminimiz olacak.
İkinci önemli açıklama, gene Kerry'den geldi: İç savaşın dengelerini değiştirebilecek düzeyde, Suriye'deki muhalefete ABD yardımının iki misline çıkacağını duyurdu. Suriye'de rejim can almayı sürdürüyor. Eğer iç savaş daha da uzarsa, rejim yanlısı kişilerin, yeni kurulacak Suriye'de kendilerine bir yer bulmaları, toplumsal barış sağlanması hiç kolay olmayacak.
ABD, Esad sonrası için duyduğu endişeler ve Ortadoğu'dan çekilme kararı yüzünden, Suriye konusunda bir "bekle gör" politikası benimsemişti. Bu tavrını terk ederek, savaşı bitirmeye yönelik biçimde ağırlığını koyacağının işaretlerini verdi. Bu ne kadar erken gerçekleşirse o kadar iyi. Çünkü bir savaş sonrası, toplumun birbiriyle barışması çok zordur. Irak örneği gözler önünde duruyor.
Toplumsal barış derken, üçüncü önemli gelişme de Kürt sorunu ve silahların susması. Toplumda bu kanın durması konusunda geniş bir uzlaşma olduğu giderek belirgin hale geliyor. Kandil de, İmralı'dan gelen yönlendirmeleri kabul ederek süreci baltalamak istemediğini ifade ediyor.
Tabii bu çok hassas dengelerin her an bozulabileceği bir süreç, ancak büyük umutlar yarattı. Bu umutları yok edecek her kim olursa, topluma hesabını vermekte çok zorlanacaktır.
Dördüncü ve diğerlerine göre daha arka planda kalan gelişme, Balkanlar'da, Sırbistan ile Kosova arasında barış sağlanması oldu. Sırbistan'ın, bunun karşılığında AB ile üyelik müzakerelerine başlama sözü alması çarpıcı oldu. AB, uzun süredir krizden başını kaldıramıyor. Bu dönemde böyle anlamlı bir diplomatik başarı AB başkentlerine biraz da olsa moral ve özgüven verecektir. Balkanlar'da istikrara yönelik atılan her adım, Türkiye'nin de önünü açan gelişme olarak değerlendirilmelidir.
Gelişmeleri okuduğumuzda, yoğun gündeme baktığımızda Türkiye'nin doğru istikamette yol aldığını ve giderek uluslararası bir güce dönüştüğünü görüyoruz. Dış siyaset, uzun vadede başarılı sonuç aldığı sürece "doğru" siyasettir. Dış siyasetin yapısında bu zorluk yatar. Kısa vadede sıkıntılar yaşanabilir, ancak uzun vadeye bakıldığında siyasetin başarısı değerlendirilebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA