Bugün, 10 Kasım'da saygı ile hatırladığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, 'hamaset' dolu eskiyen söylemler ile anmak yerine, Ege'de ve Türkiye'de az bilinen ya da bilinse bile yayınlanmamış bazı fotoğraflarını, özenle seçerek siz sevgili okurlarımızla birinci sayfamızda ve arka kapağımızda paylaştık.
Gazi'nin, Dolmabahçe Sarayı'nda sonsuzlukta huzurla uykuya yattığı ölüm anından kısa süre sonra çekilen, arka kapağımızda sunduğumuz iki fotoğraf da çok özel. Yine Gazi'nin 10-11 Ekim 1937'de ikinci kez geldiği Söke'de, Ege manevralarını izlerken çekilen fotoğraflar da, çok az biliniyor. EGELİ SABAH'ın gazetecilik duyarlılığının somut ifadesi olan bu anlamlı yayın için, bize özel arşivini açan çok değerli dostum Fahri Özdemir'e teşekkürü borç biliyorum.

Her gün yazıişleri toplantımızda, Ege Bölgesi'nden yansıyan ekonomik içerikli haberlere baktığımda, bölgemizin hızlı dönüşümünü, çok ileriye giden ekonomik ibresinin Türkiye'nin geleceğinde ciddi rol oynayacağını düşünüyorum.
Denizli'den Aydın'a, Manisa'dan Uşak'a uzanan başarı öyküleri; kurumların, insanların hikayeleri; çok ilginç, renkli bir tablodan yansıyor. İzmir başta olmak üzere, tüm Ege Bölgesi'nin kıymetini daha iyi bilmemiz gerektiğini düşünüyorum bu olumlu tablo karşısında.
Ege'nin havası, suyu, iklimi, doğal güzellikleri; ekonomik durumu, tarihsel mirası, şansları, yaratacağı yeni fırsatlar; bütünlüklü olarak bakıldığında Türkiye'nin hangi bölgesinde var ki! İşte bu nedenle kıymetini bilmeliyiz yaşadığımız bu coğrafyanın. İç çekişmelerden uzakta, dayanışmacı, birlikte hareket etmeye hazır, kendi potansiyelinin farkında olmalı Ege...
Bir de belki İzmir'i değerlendirirken, kentin Türkiye'nin üçüncü büyük şehri olduğunu belirtirken, Ege Bölgesi'nin de Türkiye'nin ikinci büyüklükteki bölgesi olduğunu vurgulamak önemli. Bu bakış Ege'ye İzmir merkezli kent havzası olarak bakabilmenin, bütünlüklü bir güzelliğin değerini de çıkarıyor öne. Çünkü ne İzmir'i Ege'den, ne Ege'yi İzmir'den koparmak mümkün deği. İzmir Ege'nin başkenti, ama aslında Ege'nin bütünü de, İzmir bir yanıyla.
İşte şimdi EXPO yönetiminde olanların, gelecekte 'umarız kazanıldığında', tüm Ege'de EXPO farkındalığı yaratacak bir iletişim stratejisi sürdürmeleri çok önem taşıyor. EXP0 2020, Türkiye'nin, İzmir'in olduğu kadar, Ege'nin tüm illerinin projesidir. Ve bu illerin çoğunluğunun yöneticilerinin, EXPO farkındalığı, bize yansıdığı kadarı ile çok düşük.
İzmir'e ilişkin bir algı değişikliğine de gereksinim var bugünlerde. İzmir Türkiye'de taşıdığı potansiyeller açısından geleceğin en parlak kenti konumunda. Kentsel dönüşüm alanında öne çıkan gereksinimler bir şekilde aşılacak mutlaka. İzmir'de bunun dışında, kentin ekonomik olarak gerilediği algısı, aslında somut rakamlarda göstermiyor kendisini.
Demek ki yatırımcılar için de, giderek çok cazip bir kent haline gelmekte olan İzmir, Türkiye'nin çok özel bir yerinde duruyor. Rakamlar da bunu gösteriyor.
Ayrıca dönem dönem İzmir ile İstanbul karşılaştırılıyor. Bu da haksızlık. İki ayrı kent; birbirinden o kadar farklı ki. Hem üstlendikleri rol, hem genel ekonomik, sosyal, kültürel yapıları. Hem tarihsel mirasları. İstanbul bir başka küresel dünyada.
Türkiye'ye bir İstanbul yeter sonuçta, İzmir ise kendisini sürekli yeniden kurgulayan bir başka güzelliğin simgesi. İzmir'i hiçbir şekilde İstanbul ile karşılaştırmamak gerekli. Binlerce yıllık tarihsel mirasıyla İzmir, Türkiye'nin geleceğinde farklılarıyla, zor yarışılacak bir kent olacaktır.