Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Diyarbakır, İzmir

Belki çok komplocu bir yaklaşım olacak ama "kaos mühendisleri" sanki devreye girdi. Kaos, Türkiye'nin doğusundan batısına uzanıyor.
Bir yanda BDP'nin desteğiyle, Kürtleri temsil edip, yüzde 10 barajını da geçip; tam 78 bin kişinin oyunu alarak Diyarbakır'dan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmeye hak kazanan, ardından da YSK tarafından milletvekilliği iptal edilen Hatip Dicle var.
Diğer yanda ise İzmir'den Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili olmaya hak kazandığı halde, dün mahkemece tahliye başvurusu reddedilen Mustafa Balbay. (Mehmet Haberal ile birlikte) Hukukun üstünlüğüne inanıyorum. Ama bu tablo, ne acı ki hukuksuzluğun üstünlüğüne benziyor. Böylesi bir tabloyu, tamamen 'tesadüf' diye nitelemek, sanki fazlasıyla naiflik. Çünkü ne zaman ileriye doğru bir adım atılacaksa, kendimizi hemen acilen bir 'kaos' içinde buluyoruz.
Birinci örnekte, Hatip Dicle 'terör örgütü propagandası' yapmaktan yargılanmış.

***
Hatip Dicle adaylık başvurusunu, partisine 18 Mart tarihinde yapmış. Resmi adaylığı ise 22 Mart tarihinde açıklanmış. Yargıtay da, tesadüf, mahkumiyet kararını aynı gün onaylamış.
Sonraki hukuki süreç ise özellikle tarihleriyle birlikte çok tartışmalı.
Yine, farklı ama tartışmalı bir karar örneği Mustafa Balbay için geçerli.
Binlerce kişinin oyunu alarak CHP İzmir Milletvekili seçilen Mustafa Balbay, mahkeme tarafından bırakılmıyor. Nedeni ise belirsiz. Yani netlikten uzak. Muğlak. Hukukçular da kendi aralarında tartışıyor. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün bile, alınan karara muhalif; ayrıca 'muhalefet oyunu', CHP İzmir Milletvekili seçilen Mustafa Balbay'ın; 'kaçma, saklanma, delilleri karartma ihtimali olmaması' yorumuyla, kullanmış. Benzeri süreçte, Sebahat Tuncel geçmişte tahliye edilmişti. Bu karar, normalde emsal oluşturuyor. Ama buna rağmen, halkın oylarıyla milletvekili seçilenler, halkın meclisine gidemiyor. Bu durum normal değil. Üstelik 'ötekileşmiş bir yurtta', herkes kendisinin 'ötekisine' yapılan haksızlığa karşı, nedense sessiz. Çığlıksız. Herkes 'kendi haklısının', 'hakkının' peşinde. Sağduyulu, vicdanın öne çıktığı, ayrılıkların değil, ortaklıkların çoğaltıldığı, hukukun üstünlüğünün tam üstün olabildiği, zihniyet devriminin gerçekleşeceği, barışan, yeni Türkiye'ye ihtiyaç var. İnanıyorum bunu milleti temsil eden bu meclis başaracak. Boykot da çözüm değil. Çözüm daha çok konuşmakta. Dileğimiz bu koca ülkenin sağduyulu, vicdanlı insanlarıyla, güzel halkıyla, bu zor günleri de aşması.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA