Yerel seçim süreci adayların açıklanması ve kampanyaların şekillenmesi ile hızlanırken dış politika gündeminde iki önemli gelişme yaşandı. İlki, İsveç'in NATO'ya katılım protokolünün salı günü 286 kabul oyu ile TBMM'den geçmesiydi. İkincisi İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin önceki gün gerçekleşen Ankara ziyareti ve bu ziyarette imzalanan 10 anlaşmaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Biden'ın İsveç'in üyeliği ve F-16'ların satışı süreçlerini eş zamanlı götürmekte anlaşmalarından sonra bu onayın gerçekleşmesi bekleniyordu, sürpriz olmadı. Nitekim ABD Başkanı Biden da eş zamanlı olarak Kongre'ye F-16'ların Türkiye'ye satışını onaylamaları yönünde çağrıda bulunan bir mektup gönderdi. Bundan sonraki safahatta topun Washington'da olduğu açık. Biden Yönetiminin F-16'ların Türkiye'ye satışını Kongre'den geçirmesi bekleniyor. Biden Yönetimi lobilerin direncini aşmak durumunda, aşamadığı seçenekte ise Kongre'ye sunmadan bu satışı gerçekleştirmek durumunda.
***
Verilen sözün tutulmaması durumunda ise Türk-Amerikan ilişkilerine ciddi bir hasar verileceği aşikâr. Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliğini terörle mücadele konusunda tavırlarını değiştirmeleri karşılığında onaylarken ABD'nin Türkiye'ye verdiği sözü tutmamasının mazereti olamaz. Zira YPG, FETÖ ve F-35 konuları ile yıpranan ikili ilişkilerin bir süredir neredeyse tek pozitif konusu olan F-16 satışı hakkında "Kongre'de yol kazası" senaryosu Türk kamuoyunda Rogers Planı'nı akla getirir ve ABD karşıtlığını yükseltir. Halbuki bu satış ile ikili ilişkilerde yeni bir olumlu hava oluşturmak mümkün. Biden yönetiminin ağırlığını kullanarak bu havayı teşvik etmesi beklenir.
İki kez ertelenen Reisi ziyareti de İran'ın bölgesel düzlemde odakta olduğu günlere rastladı. İsrail'in İran'ı ve vekillerini hedef almaya devam edeceğini ısrarla vurguladığı ve ABD-Britanya'nın Husileri defalarca vurduğu bir dönemde gerçekleşti. Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 8. Toplantısı için Ankara'ya gelen Reisi'nin ziyaretinde terörle mücadelede, enerjide ve ulaşımda ikili işbirliği öne çıktı. Terörle mücadele her iki ülke için de kritik. Malum, Tahran 3 Ocak'ta Kirman'daki DEAŞ terör saldırısı ile sarsılmıştı. Türkiye de 12 Ocak'ta Pençe- Kilit operasyonu bölgesine yapılan PKK saldırısında 9 Mehmetçiğini şehit vermişti. Konsey toplantısında ayrıca iki ülkenin 30 milyar dolar ticaret hedefini gerçekleştirmesi ile Filistin, Suriye, Irak, Afganistan ve Güney Kafkasya'daki gelişmeler değerlendirildi.
***
Reisi'nin olumlu geçen ziyareti ile Türkiye-İran ilişkilerinde terörle mücadele başta olmak üzere yeni bir iş birliği evresi başlar mı? Tahran ve Ankara arasında rekabet mi işbirliği mi daha baskın olur? İsrail ve ABD'nin İran'ın "Direniş Ekseni'ni hedef aldığı bir dönemde Tahran'ın yalnızlaşmamak için Ankara'ya yönelmesi beklenir. Ancak yine de Tahran'ın konuştukları ile yaptıklarını iyi takip etmek lazım. Gerek iç ideolojik-siyasi kaygılar gerekse bölgedeki vekilleri sebebiyle İran'ın Irak ve Suriye'de Türkiye'ye ters politikalarını değiştirmesi beklenemez. Fark oluşturabilecek tek şey Tahran'ın PKK ve (PJAK) konusunda daha sert bir politikaya geçmesidir. Reisi'nin ziyaretinin bu değişimi getirip getirmeyeceğini gözlemleyeceğiz.
Bu arada, ABD seçimlerinin sonucu Ortadoğu'nun geleceği açısından belirleyici olacaktır. Trump'ın kazanma ihtimali bölge ülkeleri için yeni belirsizlikleri ve fırsatları gündeme getiriyor. Amerikan medyasında şimdiden ABD'nin Irak ve Suriye'den çekilmeyi konuşması ilginç bir husus. Ya Biden Yönetimi seçim döneminde kullanacak malzeme arayışında ya da Washington'da birileri Trump'ın başkanlığı için hazırlık yapıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Burhanettin Duran | İsveç'e onay ve Reisi'nin ziyaretinin ardından