Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BURHANETTİN DURAN

İran güçleniyor mu yalnızlaşıyor mu?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

İsrail'in Gazze'deki katliamları devam ederken Ortadoğu'da dikkatler giderek İran'a yoğunlaşıyor. Kızıldeniz'de seyrüseferi engellediği için Husilerin ABD-Britanya tarafından vurulmasından sonra İran ve Pakistan arasında karşılıklı füzelerin ateşlendiği bir terörle mücadele gerilimi yaşandı. Geçtiğimiz cumartesi de İsrail, Şam'da İran Devrim Muhafızları'ndan beş yetkiliyi öldürdü. Bu saldırı İsrail'in Suriye'deki İran varlığına önceki operasyonlarının devamı. Temel gerekçesi İran'ın Direniş Ekseni unsurlarına (Hizbullah ve Hamas'a) askeri destek temin etmesini engellemek. Ancak daha önemli husus, Biden yönetiminin aksine Netanyahu, İsrail-Filistin çatışmasının bölgeye yayılmasını istemesi.

***

Böylesi bir gidişat, kısa vadeli olarak Netanyahu'nun iktidarını korumasına yarar. Zira Gazze'deki İsrail operasyonları bittiğinde, Netanyahu'dan Aksa Tufanı ve 1200 kaybın hesabı sorulacak. Bu hesabın sorulamaması ya da ertelenmesi için savaşın sürmesi ve yaygınlaşması lazım. Malum Gazze'deki İsrail katliamları artık tüm dünya kamuoyundan tepki çekiyor. Bu yüzden Husiler ve diğer İran vekilleri ile çatışma yoluyla bölgesel savaşın kontrollü şekilde sürmesi Netanyahu'nun lehine. Diğer bir sebep de uzun vadeli İsrail çıkarları ile ilgili. 7 Ekim sonrası büyük bir güvenlik travmasına giren İsrail, ABD ile İran'ı karşı karşıya getirmek istiyor. Bir anlamda İsrail kendi bölgesel çıkarlarını gerçekleştirmek için ABD'nin İran ile savaşmasını istiyor.
Aslında Washington da Tahran da bunun farkında. Bu yüzden karşılıklı saldırılar hâlâ kontrolden çıkmayacak şekilde yürütülüyor. Ancak İran'ın kayıpları giderek artıyor. Her öldürülen Devrim Muhafızı, İran milli gururuna zarar veriyor. Bu riskli gerilimin kontrolden çıkarak Amerikan hedeflerine doğrudan zarar vermesi ve böylece Biden yönetimini İran'ı vurmaya zorlaması da mümkün. Diğer bir tabirle, İran'ın vekillerinin ABD hedeflerine yaptığı kontrollü saldırılar çığırından çıkarsa, İsrail'in istediği gibi, ABD-İran çatışmasının kaçınılmaz olması da imkân dahilinde.

***

Ortadoğu'daki son gerilimlere sürekli İran'dan bahsedilmesi Tahran'ın 40 yılı aşkın süredir yürüttüğü Direniş Ekseni'nin güçlenmesi mi yoksa normalleşme politikasından beklediği kazanımları harcayacak ve Washington'un radarına daha fazla girecek bir yalnızlaşma mı? Kanaatimce, çatışma ortamlarına hazırlık olsa bile İran, 7 Ekim sonrası dönemde ABD ve İsrail ile girdiği bölgesel gerilimde çok iyi konumda değil. Kirman'daki terör saldırısı ve İsrail'in Suriye'deki saldırıları ve suikastları başta olmak üzere İran ve vekillerinin vuruluyor olmasına İran-Pakistan gerilimi eklendi. Pakistan'ın İran topraklarında yaptığı misilleme operasyonu da Irak ve Arap Birliği'nin Erbil'deki saldırıya tepkileri de İran'ın bölgesel yalnızlaşmasını gösteriyor. Şimdilik Tahran ile İslamabad tansiyonu düşürmede uzlaşsa da geçen cumartesi Pakistan güvenlik birimlerinin İran'a casusluk yaptığı suçlamasıyla Zeynebiyyun milisleri ile bağlantılı bir militanı tutuklaması dikkat çekti. Bu milis grubunun Pakistan Hizbullahı olmaya çalıştığı iddia ediliyor.

***

İran'ın İsrail'in kendisini çevrelemesine cevap vermek ve olası bölgesel yalnızlaşmasını önlemek için Körfez ve Türkiye ile işbirliği yapması giderek daha önem kazanıyor. Hatırlanırsa İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin Türkiye seyahati iki kez ertelenmişti. Reisi'nin 24 Ocak'ta gerçekleşmesi beklenen seyahatinde Ankara ile ilişkileri güçlendirmeyi öncelemesi şaşırtıcı olmaz. Ticaret hacmi dâhil ikili işbirliği alanlarının yanı sıra PKK ve bu örgütün İran kolu PEJAK ile ortak mücadelede Ankara ve Tahran arasındaki müzakerelerin gündeminin başköşesinde olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA