Cumhuriyet Bayramı öncesi... Türkiye'yi yasa boğan TUSAŞ saldırısı... Son gelişmeler... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ve CHP lideri Özgür Özel'in yaklaşımları... Siyaset nereye koşuyor?
Cemil Çiçek'le sohbet... Dün başlamıştık... Bugün devam.
Deneyimli siyaset ve devlet adamı Çiçek'ten bir uyarı... Bir dilek:
Biz aklımızdan ziyade hamaseti, husumeti, ayrıştırmayı yöntem hâline getirdik.
TUSAŞ saldırısı aklımızı başımıza getirmeli... Ve bu konuları soğukkanlı bir şekilde değerlendirmeliyiz.
***
Dünya dönüyor
Siyasetçi... Dün neler diyordu, bugün neler söylüyor?
Dünden bugüne değişen nedir?
Sorduk... Cemil Çiçek yanıt verdi:
Dünya değişiyor... Türkiye değişiyor... Hepimiz değiştik.
Bir atasözü... Ya da bir kelam-ı kibar: 'Her vaktin vacibi farklıdır.' Her dönemin şartları değişiktir.
Siyaset adamları olarak, 30-40 yıl önceki süreçte bazı olayları yaşadık.
30 yıl önceki sözümüzü bugün önümüze koyuyorlar: 'Dün öyle demiştin, şimdi neden böyle diyorsun?'
Dünya değişti... Değil 30 yıl, 30 gün önceki dünya bile yok.
30 gün önce Beyrut... Lübnan bu noktada mıydı?
O hâlde bu sorunu (Kürt/ Güneydoğu/terör sorunu) çözeceksek, 'Sen geçmişte şunu dedin' tarzı söylemleri bırakmalıyız.
***
Slogana paydos
Cemil Çiçek'in tavrı...
Siyasi hayatı... Bunca yılın deneyimiyle herkese önerisi:
"Slogan siyasetini artık bırakalım."
Ve... Sözün gerisi:
"Terör meselesi sloganik bir konu, sloganlarla çözülecek bir olay değildir."
***
Kafa yormadan olmaz
Terör meselesi... Nedir, ne değildir? Türkiye'nin bu baş ağrısı ne zaman ve nasıl sona erecektir?
Yanıt, Cemil Çiçek'ten:
Terör meselesi bir evrensel sorundur.
Bu tecrübeyi yaşamış, uzakta, yakında birçok ülke var.
Bazıları, bu terör sorununu bitirmese bile gündem dışına çıkarmış.
İngiltere'deki IRA terörü gibi.
İspanya'daki ETA terörü gibi.
Sri Lanka'daki Tamil gerillaları gibi.
Kolombiya ve Güney Amerika'da yapılan farklı müzakereler gibi.
Bu evrensel tecrübelerden istifade etmemiz gerekiyor.
Bu işe ciddi kafa yormak icap eder.
Yoksa, meydanlarda karşılıklı suçlamayla olmaz.
***
Şeffaflık... Fakat
Cemil Çiçek'ten... Ve kitabın ortasından bir söz:
"Demokraside her şey şeffaf olacak... Ama...
Şeffaf olması gerektiği zaman şeffaf olacak." Rica ettik... Bu sözü açmasını istedik... Ve açtı:
Bu konuda baştan beri hata yapıyoruz.
Demokrasilerde hiçbir şey vatandaştan gizli kalmaz. Ama her şey de anında vatandaşa söylenmez.
Çünkü, vatandaş, tüm demokratik ülkelerde, bir fikrin imalcisi, üreticisi olmaz.
Bir fikri ya tasvip eder ya da reddeder. Ama bu fikrin mutfakta hazırlanması gerekiyor.
Bugün, IRA ve ETA terörü belli bir noktaya geldiyse, bunun arkasında çok ciddi mutfak çalışması var.
Bu çalışmaya sadece siyasetçiler girmez, medya da girer, devletin diğer kurumları da girer, STK'lar da girer.
Neyi, nasıl konuşacağımıza, kuracağımız cümleye kadar, bu işler için ayrıntılı bir şekilde hazırlık gerekiyor.
***
Özeleştiri
Cemil Çiçek ile "derin konuyu/sorunu" bütün yönleriyle konuştuk. Hatalar... Bundan sonra yapılması gerekenler... Özeleştiriler. Örneğin... Cemil Bey dedi ki:
50 yıldır terörle uğraşan bir ülkenin terör enstitüsü yok.
208 üniversitemiz var... Hiçbiri bu konuyu size söylediğim bütün boyutlarıyla ele almadı.
Elin İngiliz'i, Alman'ı, Fransız'ı, Amerikalısı geliyor, terör bölgelerinde, sosyolojik, antropolojik saha araştırması yapıyor.
Üniversitelerde... Başka yerlerde... Araştırma gruplarımız yok.
Varsa yoksa, 'Bu pazar günü seçim yapılsa hangi partiye oy verirsin?' gibi son derece dandik, kısır sorun okumaları yapıyoruz.
***
'Maalesef'
Türkiye, bugüne kadar neler yaptı? Soruya devam edelim: Neler yapması gerekiyordu da yapmadı?
Cemil Çiçek, "Maalesef geriye dönük hazırlıklarımızda ciddi eksiklerimiz oldu" diyerek, söze başladı:
Başka ülkeler de başlangıçta bu hatayı yapmıştı... Terörü bir asayiş ve güvenlik sorunu kabul ettik.
Bu mülakatımızı okuyanlar, geçmişe bir baksınlar.
Patlama oldu... Şehit ve yaralılar var... Eylemi, suçun işlendiği ile, ilçeye, bölgeye mahsus bir olay olarak gördük... 'Polisimiz, jandarmamız, adliyemiz sorunun üstesinden gelir' dedik.
Nihayet... 25-30 yıl sonra bir Genelkurmay Başkanı, '"Biz üzerimize düşeni yaptık... Ama bu işin ekonomik boyutu var... Siyasi boyutu, kültür boyutu, politika boyutu var' diyerek sorunu bütün yönleriyle tarif etti.
Eğer bu kabulü biz de kabul ediyorsak, o zaman hepimizin yapacağı işler var... Medyanın... İş dünyasının... Üniversitelerin... STK'ların... Meslek odalarının.
***
Fırsat... İmkân... Ve çözüm
Cemil Çiçek ile konuşmamız oldukça uzun... Tamamını yazsak, birkaç gün sürer.
Sohbetimiz sık sık gelen telefonlarla kesildi... Arayanlar Cemil Bey'e, aynı soruyu/ konuyu soruyor... "Neler oluyor?" diye.
Arayanların içinde kimler yok ki?
Osmanlı ailesinden bile arayan var... Orhan Osmanoğlu... Yurtdışından.
Cemil Çiçek, çok önemli bir şey söyledi:
"Bugün, siyasetçilerimizin önemli bir kısmının açıklamalarına bakarsak, genel bir mutabakat görünüyor... Meseleyi bütün boyutlarıyla görürsek, Türkiye'nin önünde fırsatlar da var, imkânlar da, çözümler de."
Noktayı koyarken...
Cemil Bey'in birikimi, kafasındakiler, önerileri iki günlük yazımızla sınırlı kalmamalı.
Televizyonda konuşmalı... Özellikle de şimdi... Büyük ihtiyaç var.