Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısı... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri... CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in desteği.
Ve... Eşzamanlı olarak yapılan TUSAŞ saldırısı... Şehitler.
Bütün bunları... Ve daha fazlasını... Dünü, bugünü, geleceği... Devlet politikasını... Toplumun beklentisini... Saygın bir devlet adamı... Cemil Çiçek ile konuştuk... Uzun uzun.
TBMM Başkanlığı dâhil yüksek görevlerde bulunan... Yıllarca Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına katılan, deneyim küpü Cemil Çiçek, son gelişmelere nasıl bakıyor?
Soruyoruz:
- Bazen, "Kürt sorunu" diyoruz... Bazen, "Terör sorunu." Bazen de sorun olmadığını söylüyoruz... Atatürk'ten bugüne, bu sorunu çözmek için başlatılan süreçler var... Ne diyorsunuz?
Artık söz Cemil Çiçek'te... Bugün ve yarın.
***
TÜRKİYE İÇİN ZOR DÖNEM
Önce, TUSAŞ saldırısında can verenlere ve bütün şehitlerimize rahmet diliyorum... Milletçe başımız sağ olsun.
TUSAŞ'a yönelik hain saldırıdan sonra bir defa daha açıkça ortaya çıktı ki, Türkiye daha zor bir sürece giriyor.
Zaten işimiz zordu, şimdi daha da zor bir sürece girdiğini herkesin kabul etmesi lazım.
Bunu baştan söylememin nedeni, evvela herkesin aklını başına alması lazım.
Birbirimizle ilgili değerlendirmeleri yaparken, eski usulle, eski üslupla, sanki hiçbir şey yokmuş gibi birbirimizle ilişki kuramayız.
Daha dikkatli, daha sağduyulu, dokuz defa düşünüp bir defa konuşma gibi bir sürece girdik.
Bunu önemsiyorum; çünkü önümüzdeki sorun, parça tesirli bir sorun. Uluslararası boyutu olan bir sorun.
***
ESKİ USUL VE ÜSLUBA VEDA
Terör belasını başımıza saranlar, bu belaya destek çıkanlar, uluslararası güçler.
Bunu, sorumluluktan kaçmak için söylemiyorum.
Bu gerçeği kabul etmedikçe, eski usul ve eski üslupla birbirimizi suçlamaya devam ederiz.
Ve böylesine önemli ve parça tesiri çok yüksek bir konuyu, dar alanda tartışmış oluruz.
Bu da zaten zor olan sorunun çözümünü daha da zorlaştırır.
***
DEVLET SORUNU
İktidarda hangi parti olursa olsun... Cumhurbaşkanı, bakan kim olursa olsun... Meclis, kimlerden meydana gelirse gelsin... Osmanlı'dan bu yana, Cumhuriyet'in ilk yıllarından bugüne, Türkiye'nin böyle bir problemi, derdi var.
Bunu çözemedik... Çözemediğimiz için de uluslararası güçler bundan yararlanıyorlar.
Bu bir devlet sorunudur.
Yapılacak herhangi bir seçimde iktidar değişe bile, ne kimse silahı bırakacak ne de eylemden vazgeçecek.
Bu gerçeği peşinen kabul etmemiz lazım.
***
DAR KAFALI SİYASET
Bazı konuları, prensip ve ilke olarak kabul etmemiz gerekiyor.
Dünyada, terörün her türlüsünün acısını çekmiş ve her türlüsüyle mücadele eden tek ülke Türkiye.
1980 öncesi sağ-sol terörü... Daha sonra etnik terör... Bunlar yetmemiş gibi bir de DEAŞ ve benzeri terör örgütleri... Ülke olarak terörün her türlü acısını yaşadık.
Yani... Bu olay bir parti meselesinin, iktidar meselesinin çok ötesinde... Devletin temel sorunlarının başında.
Bunu söylememin nedeni... Maalesef dar kafalı siyasetçilerimiz... Geçmişte de, bugün de konuyu parti ve iktidar meselesi olarak görüyorlar.
Falanca gider, dertler biter... Filanca gelir, sorunlar ortadan kalkar... Bunlar gerçekten uzak değerlendirmeler.
***
EVİN SORUNU, EVDE ÇÖZÜLÜR
Bizim çok güzel bir atasözümüz var... Evdeki sorun dışarıda çözülmez.
Hele komşuda hiç çözülmez.
Komşularımızın cibilliyetine de bakarsak, bu sorunları kendi içimizde çözeceğiz.
Osmanlı'dan bu yana sorun var... Adında bile anlaşamıyoruz... Kürt sorunu mu, Güneydoğu sorunu mu, terör sorunu mu, demokrasi sorunu mu?
Herkes bulunduğu noktadan, bu kavramların hepsini kullanıyor.
Böyle olunca daha işin başında fikri zafiyet geçiriliyor.
Bu, bizim evin meselesidir... Ne yapıp edip çözmemiz lazım.
***
TERÖR SEVİCİ DOST(!) ÜLKELER
Terör örgütleri dış destek olmadan yaşayamazlar... Hangi terör örgütünü ele alırsanız alın... Gerçek bu.
Örgütlerin arkasında mutlaka uluslararası destek var. Soruyorlar:
- Koskoca devlet, sınırlı sayıdaki teröristle nasıl baş edemiyor?
Ben her defasında şu cevabı veriyorum:
- PKK'nın arkasında en az 28 devlet var.
Bu devletlerin bazılarıyla aynı ittifaktayız... Amerika da bu işin içinde, Almanya da. AB üyesi ülkelerin çoğu bu işin içinde.
Ayrıca... Aynı kıbleye yöneldiğimiz ülkeler var... Mesela İran, PKK'nın arkasında durmuştur.
Kaddafi'nin PKK'ya silah verdiği, kendi ifadesidir. Doğrudan veya dolaylı, bu örgüte ya da başka örgüte destek veren İslam ülkeleri var.
***
VEKÂLET SAVAŞLARI
Günümüzde artık, eskisi gibi cephe savaşı yapılmıyor.
Vekâlet savaşı yapılıyor.
Terör örgütleri, vekâlet savaşlarının aparatları.
Türkiye'nin gelişmesini, kalkınmasını, birliğini, dirliğini kabullenmeyen ve bundan rahatsız olan ülkeler, Türkiye'ye savaş açmak yerine, terör örgütlerini kullanıyorlar.
Türkiye'de birden fazla terör örgütü var... 30'un üzerinde.
Biz bunlardan sadece birkaçını, eylemleri nedeniyle biliyoruz.
***
SUÇLAYICI DİL
Herkesten rica ediyorum, ne olur, şu birbirimizi suçlayıcı dili bir an önce bırakalım. En azından bu konuda bırakmamız lazım. Bu dil, hem içerideki birliğimize zarar veriyor hem de kamuoyunu karamsarlığa sevk ediyor.
Olay büyük... İktidarıyla, muhalefetiyle olayın büyüklüğüne uygun bir üslup kullanılmalı.
Yüreğimiz yanıyor... Eğer suçlamalarla bu sorun çözülecekse, hafta sonunda bir stadyumda toplanalım... Ne diyeceksek, diyelim... Sonra da ağzımızı kapatalım.
***
DUR, DANIŞ, DÜŞÜN, KONUŞ
Birisi, çözüme yönelik bir açıklama yapıyor... Daha açıklamanın önü arkası okunmadan, hemen cevap veriliyor.
Bu kadar aceleye gerek yok... Bu kadar incitici, suçlayıcı söze hiç gerek yok.
Ne olur, 24 saat susun... Bilim insanlarıyla, uzmanlarla konuşun... Düşünün... Sonra görüşünüzü söyleyin.
Terör meselesinde suçlanacak ne varsa, herkes, herkesi suçladı... 50 yıldır uğraşıyoruz.
Bu sorunun bizim sorunumuz olduğunu ve bunu birlikte çözebileceğimizi kabul etmemiz gerekiyor.