Geçen haftanın çok konuşulan olayı... Samsun'daki cumhuriyet savcısı ve mesajları.
Evet... Unvanının başında, "Cumhuriyet" yazılı... Büyük "Ağırlık... Sorumluluk."
Cumhuriyet savcısı... "Sahtecilik" yapar mı?... "Sahte" sosyal medya hesabı açar mı?
Cumhuriyet hükümetinin bakanlarına... Devlet büyüklerine, "hakaret ve küfür içerikli" tweet'ler atar mı?
Güngör Uras... Rahmet istedi... Yaşasaydı, "Burası Türkiye abicim... Her şey olur" derdi.
Evet... Her şey olur ama... "Bu kadarı" da değil.
***
Neresi doğru ki?
Deveye sormuşlar... "Boynun neden eğri?" "Nerem doğru ki?" diye yanıt vermiş.
Savcı, "Sahte hesap... Küfür...
Hakaret" olayı ortaya çıkınca... Kendisini savunmaya çalışıyor ama... Hangi dediği doğru ki? Konuştukça, daha da kendisini zora sokuyor.
Söylenecek birkaç söz var:
1. Anlaşıldı... Savcının kendisine saygısı yok... Ama insanın, "kurumuna" saygısı olur... "Ailesine" saygısı olur.
2. Savcı... Siyaseti sevebilir...
Doğaldır... "Çıkarırsın cübbeni, siyasete girersin." Ancak "sahte hesapla" insanlara küfür edemezsin.
3. Küfür, "fikir" değildir... Acizliktir.
4. Hatasız kul olmaz... Madem bir hata yaptın... "Hatanı kabul edersin, özür dilersin." 5. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar... "Çocuğum telefonu suya düşürdü" gibi... "O tweet'leri ben atmadım" gibi masallara kim inanır?
Yazık... Bir de savcı olacak... Kendi ayağına kurşun sıktı... Savcılık yaşamı sona erdi... Ailesine de büyük zarar verdi... Bir savcı böylesine, "sorumsuz, düşüncesiz" olabilir mi?
***
Sözün bittiği yer
Hüseyin Yayman... TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı... "Savcı-mesaj konusunu" koşuyorduk... Dedi ki:
- İsminin başında, "Cumhuriyet" olan bir hukuk insanının bu yaptıkları kabul edilemez... Sözün bittiği yerdeyiz.
Gerçekten de... Sözün bittiği yer... Savcı böyle yaparsa... Gerisini düşünün artık.
***
'İbretlik bir durum'
Hüseyin Yayman, söze böyle başladı... "İbretlik bir durum." Sonra... Konuşmaya devam etti:
Savcı açısından bundan daha kötü bir olay olabilir mi? Göz göre göre yalan söylüyor.
Ve hemen yalanı ortaya çıkıyor.
İfadesinde öyle şeyler söylüyor ki, hayatın normal akışına ters.
Cumhuriyet savcısı... İddianamesiyle konuşur... Saçma sapan küfür içerikli tweet'lerle değil.
***
Komisyon
Sorduk... Dijital Mecralar Komisyonu neler yapıyor?
Hüseyin Yayman'ın yanıtı:
Komisyonumuzun ilk sınavı, WhatsApp'ın yeni sözleşme dayatması karşısında oldu... WhatsApp kararını şimdilik geri çekti.
İçişleri Bakanı'mız Süleyman Soylu komisyonumuza geldi... 4 saat bilgi verdi... En mahrem soruları bile açıkça yanıtladı.
Önümüzdeki günlerde Adalet Bakanı'mız komisyona gelecek... Siber suçlar, sosyal medya ve kişisel verilerin korunması konularında bilgi verecek...
Konu çok önemli... Hukuki boşluklar var... Komisyonumuz sürekli çalışıyor.
***
Faşizme geçit yok
Hüseyin Yayman, "vizyondan" söz etti... Komisyonun, "Kırmızı çizgileri... Ana ilkeleri." Paylaşmalıyız:
1. Siber vatan.
2. Dijital Türkiye.
3. Siber güvenlik.
4. Ve... Siber faşizmle mücadele.
***
12 şirket
Sosyal medya ile ilgili yasal düzenlemeden sonra Türkiye'de temsilci bulundurmayı kabul eden, "sosyal medya şirketleri" hangileri?
Hüseyin Yayman... Tek tek saydı:
VK... Google (Youtube)... Dailymotion... TikTok... Sportify... MUBİ... Netflix... Amazon Prime... Facebook... Instagram... WhatsApp... Twitter.
***
Hesap zamanı
Samsun'daki olay yargıda... Sahte hesabın ardına saklanarak... Adını gizleyerek, "Bakanlara... Diğer devlet büyüklerine" küfür ve hakaret yağdıran savcı... "Yargı önüne çıkacak... Hesap verecek."
Dün... Bunları konuşurken Meclis Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman dedi ki:
- Bir hukuk insanı sosyal medyada "trol" gibi davranamaz... Davranırsa gereken yapılır.
***
Acaba
İnsanların ruhsal dünyalarını bilemeyiz... Savcı, vicdan muhasebesi yapıyor mu?
Laz... İdam sehpasına götürülüyormuş... Son sözünü sormuşlar... "Ha bu bana ders olsun" demiş.
Savcı da... "Bu bana ders oldu" diyor mudur, acaba?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz