Büyük Kurultay dediğin, şenlik havasında olur... Düğün, bayram gibi.
Yöneticiler... Delegeler... Partililer... Buluşur, kucaklaşırlar.
Seyirci tezahürat yapar... Slogan atar... "Ülkücü hareket engellenemez."
Mehteranın çaldığı marşlarla, heyecan tavan yapar.
Ancak... Kör olası korona.
MHP, dün, tarihinde ilk kez seyircisiz, sosyal mesafeli büyük kurultay yaptı.
***
Kitabın ortasından
Siyasi Partiler Kanunu... Mutlaka değişmeli.
Seçim Kanunu... Yenilenmesi şart.
Siyasi Etik Kanunu... Acil ihtiyaç.
TBMM İçtüzüğü... Güncellenmeli.
Devlet Bahçeli, kurultayı açış konuşmasında, bu dört önemli konuyu, altını çizerek seslendirdi.
Türk siyaseti, bu sese kulak vermeli.
Unutmadan... Köksal Toptan, TBMM Başkanı olunca, bu değişiklikleri gündeme getirmişti.
Hatta... Liderlere mektup göndermişti...
Meclis'te bu amaçla, komisyon bile kurmuştu.
Ama... CHP üye vermeyince, sonuç alınamadı.
Türk siyasetinin klasik hastalığı... "Ses var, görüntü yok."
Öyle sanıyoruz ki, Devlet Bahçeli'nin önerisine de kulak tıkanacak... Nedeni?.. Önerenin Bahçeli olması.
***
Örnek olsun
Genel Başkan Devlet Bahçeli, kürsüye, "Programda belirtilen saatte" çıktı.
Ne bir dakika önce ne bir dakika sonra... Saat tam 10.00'da.
Bu "ayrıntıyı" önemsiyoruz...
Zira... Çoğu kez, "Liderler kurultaya geç katılırlar." Delege, partili, davetli, medya, görevli, "bekler de bekler." Bazen saatlerce.
Devlet Bey'in tavrı, dileriz, "Örnek olur... Kurumsallaşır."
***
MHP kalesi
Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin konuşmasından, altını çizdiğimiz satırlar:
Sayılmayız parmakla, azalmayız kırmakla.
Anılarımızı pusula yaptık, açıldık geleceğe.
Yağmurdan sonra büyüyen başaklar gibi geliştik.
Ne günler yaşadık... İmtihanlarla sınandık.
Acılarımızdan ders aldık... Tutunduk birbirimize. Bu sözleri dinlerken, siyasetin zaman tünelinde bir gezinti yaptık:
Darbe... 12 Eylül 1980... Mamak... 218 MHP'linin idamının istendiği duruşmalar.
İşkenceler... Falaka... Çarmıha germek... Cereyan vermek... Yumruk, sille, tokat, tekme, copla dövmek... Aç-susuz bırakmak. Ve daha nice rezillikler.
Başbuğ Alparslan Türkeş'in çektiği çileler... Sürgün... Yargılamalar... Cezaevleri...
Türkeş, sık sık, "MHP, inananların kalesi" derdi.
Türkeş Okulu'ndan mezun Devlet Bahçeli, aynı sözleri tekrarladı, aynı vurguyu yaptı: "MHP, inananların kalesidir."
***
Gel de gülme
Darbe sonrası... Mamak...
Milliyetçi Hareket yargılanıyor.
Savcı, suçluyor... İdam istiyor...
Alparslan Türkeş hakkındaki "delilleri" açıklıyor.
Deliller, "Türkeş'in yazdığını iddia ettiği" bazı mektuplar.
O gün... Oradaydım...
Başbuğ Türkeş, yerinden kalktı ve mahkeme başkanına parmağını uzattı:
- O mektuplar bana ait değil. Lütfen, mektupların altında adımın ve imzamın olup olmadığına bakar mısınız?
Bakıldı... Mektuplar... CHP'li bir senatöre aitti.
Yanlışlık... Karışıklık...
Dikkatsizlik... "Suç delili" olarak, Türkeş'in dosyasına girmişti.
Savcı, suspus... Özür dilemek mi? Ne gezer.
***
Savunma
Alparslan Türkeş'in, Mamak'taki savunması uzun... Daha sonra kitap oldu.
Türkeş, duruşmalarda, zaman zaman, eski Kurultay, TBMM grup ve miting konuşmalarından pasajlar okudu.
Okuduklarından, "bir cümle" o kadar önemli ki... Bugün hâlâ canlılığını koruyor.
Mahkeme tutanaklarına giren...
Türkeş'in, kurultayda söylediği işte o cümle:
"Türkiye'nin, Ege Denizi'ndeki haklarının hayati önem taşıdığına ve asla taviz verilmemesi gerektiğine inanıyorum."
Türkeş... Rahmet istedi... Saygıyla anıyoruz... Nur içinde yatsın.
***
Gündem dışı
Erken seçim... Yok... Yok... Yok.
Olmayacağını sağır sultan bile biliyor.
Ama... Kasaba siyaseti... Erken seçim zevzekliği... Bir türlü sona ermiyor.
Devlet Bahçeli, kurultayda, üstüne basa basa haykırdı:
- Erken seçim yok. Seçim zamanında, 2023 Haziran'ında yapılacak ve Türkiye rotasından çıkmayacaktır.
Anadolu'yu adım adım gezdik...
Ve... Defalarca yazdık... Milletin gündeminde erken seçim beklentisi... Yok... Yok... Yok.
***
Altın söz
Büyük Atatürk'ün, TBMM'nin yasama yılı açılış konuşmalarında, mutlaka söylediği bir söz var:
"Milli iradenin üzerinde, hiçbir güç yoktur ve olamaz." Devlet Bahçeli, kurultayda, "Milletin üzerinde bir güç yoktur ve olmayacaktır" diye sesini yükseltince, Atatürk'ün sözlerini hatırladık.
Evet... Demokraside, son sözü millet söyler... Son kararı millet verir.
Ne darbeci. Ne o ülke, ne bu ülke. Ne de şu çevre.
***
Kurultay ekonomisi
Pandemi öncesi... Kurultaylar, sadece partilileri değil, "Küçük esnafı... İşportacıları bile" ilgilendirirdi.
Kurultaylarda salonun dışı, içerisinden daha kalabalık olurdu.
Parti rozeti, parti flaması, parti amblemli ürün satanlar... Köfteciler... Sucular... Taksiciler... Kurultaydan para kazananlar... Say say bitmez.
Korona süresince kurultay... "Garibanları da" etkiledi.