Peşinen söyleyelim...
"Antika" yakıştırması bize ait değil... Türkiye'nin en eski siyasi partisine "Antika" demek, bizim üslubumuz da değil.
Ayrıca... "Antika" benzetmesi hiç yeni değil.
AKİS... Bir dönemin ünlü haftalık siyasi dergisi.
TIME dergisine benzerdi... Türkiye'de, kendi alanında ilkti.
1954-
1967 arasında yayınlandı... 706 sayı.
Sahibi Metin Toker'di... İsmet İnönü'nün damadı.
Metin Toker... Demokrat Parti'nin son yıllarında hapis yattı... 7 ay 23 gün... Yazılarından dolayı.
1977'de Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından kontenjan senatörlüğüne atandı.
Gelelim "Antika" konusuna. AKİS... 8 Nisan 1967... Sayı 668... Sayfa 14.
O tarihte CHP Genel Başkanı'nın İsmet İnönü olduğunu hatırlatmaya gerek yok.
İşte... İçinde "Antika" sözcüğünün geçtiği cümle... Aynen:
"-Şu anda herhalde herkes, şu CHP ne antika partidir diye merak etmektedir."
***
Niçin?
Metin Toker gibi bir ismin...
Metin Toker gibi bir ismin... CHP'yi destekleyen ünlü bir yayın organının sahibi ve başyazarı olduğu bir dergide... CHP'den "Antika" diye söz edilmesi... "Niçin?"
CHP'de birtakım "Antikalıklar" olduğu için.
Antikalık... Demek ki CHP'nin "Geleneğinde" mevcut... Yerleşik...
Kurumsallaşmış. Dün vardı... Bugün yine var.
***
Günün tartışması
Anadolu'da bir söz var... "Gereksiz, yakışıksız" tartışmalar için söylenir:
"Her kuşun etini yedik de, sıra hacı leyleğe mi geldi?"
CHP'de de... Bütün konular, sorunlar bitti de sıra "Büyük kurucu ve kurtarıcıya" ne denileceğine mi geldi?
"Atatürk" mü diyeceğiz?... Yoksa "Gazi" mi?.. Ya da "Mustafa Kemal Paşa" mı?
Hangisini söylersek "Solcu" oluruz, hangisini söylersek "Sağcı."
Hangisini söylersek "Devrimci", hangisini söylersek "Kemalist."
Korona... Ekonomi... Ege... Dış politika... Bunca sorun varken, ana muhalefet partisindeki tartışmaya bakar mısınız?
Tam da... "Antikalık."
***
Tutanakların dili
Meclis'te... Her yasama yılı başlangıcında Cumhurbaşkanı konuşur.
Meclis 23 Nisan 1920'de açıldı... Henüz Cumhurbaşkanı seçilmemiş... 24 Nisan 1920... TBMM tutanakları... Kürsüde "Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Paşa" konuşuyor.
1 Mart 1921... Yeni yasama yılı açılışı... Konuşan "Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa."
1 Mart 1922... Açılış konuşması... Tutanakların diliyle... "Başkan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri."
1 Mart 1923... "Meclis Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa."
13 Ağustos 1924... Yine... Meclis Başkanı... "Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri."
1 Kasım 1924... "Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri."
Daha sonraki yıllar... Aynı... "Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri."
Ve... 24 Kasım 1924'te... Soyadı kanununun çıkışından 5 ay sonra... Meclis, büyük kurtarıcıya... Oybirliği ile "Atatürk" soyadını veriyor.
1 Kasım 1935... TBMM... Açılış... Kürsüde "Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk."
1936... 1937... Tutanaklar... "Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk."
1 Kasım 1938... Atatürk ağır hasta... Meclis kürsüsünde Başbakan Celal Bayar: "Cumhurbaşkanımız Atatürk'ten aldığım emir üzerine bu yıla ait nutuklarını okuyorum."
***
10 Kasım
Resmi tebliğ... 10 İkinciteşrin 1938... Altında "Müdavi" ve "Müşavir" 9 doktorun adı var... 2'si profesör:
"Reisicumhur Atatürk'ün umumi hallerindeki vahamet dün gece saat 24'te neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 ikinciteşrin 1938 Perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe Büyük Şefimiz derin koma içinde terkihayat etmişlerdir."
***
"Büyük Atatürk"
Türkiye yasta... Bayraklar yarıda... Manşetlerde hep "O."
Sadece bir örnek verelim... CUMHURİYET... Manşet:
"Elveda Büyük Atatürk."
***
Antikalık iş... "Çok"
Şimdi... "Atatürk" mü diyelim, yoksa "Gazi" mi?... Ya da "Mustafa Kemal Paşa mı?"
Paşa mı?"
Ülkede tartışılacak başka sorun mu kalmadı?
Ama... CHP bu... "Antikalık" bitmiyor ki.
Dilerseniz... Yarın devam edelim... Yine "AKİS'ten" bir alıntıyla.