Şanlıurfa'dan...
Yemekten söz edince...
"İsotu" yazmasak olmaz. İsot... Şanlıurfalı için "Ekmek" gibi, "Su" gibi... Teneffüs ettiği hava gibi.
İsot üzerine de "Hikâye" çok...
Ağa öğle uykusundaymış... Kâhya dürtmüş:
- Ağam Fransızlar geliy... Uyan. Ağa "Biraz sonra icaplarına bakarım" demiş... Uyumaya devam etmiş.
Biraz sonra kâhya yine odaya girmiş:
- Ağam... Fransızlar iyice yaklaşiy.
- Korkma... Uyanınca hesaplarını görürüm.
Kâhya... Üçüncü defa... Ağasını uyarmış:
- Ağam... Fransızlar isot tarlasına giriy. Ağa yataktan fırlamış, tüfeği kapmış:
- Hani?.. Göster... Nerede o namussuzlar...
Şimdi hepsini tepeleyeceğim.