Almanya'da "işlem" tamam... Bayan Angela Merkel artık "resmen" Başbakan... Bu demektir ki, Türkiye-Almanya ilişkilerinde
"yeni bir döneme" girmek üzereyiz.
Hükümetimiz "her şeyin eskisi gibi süreceği" görüşünde.
Ama "kazın ayağının öyle olmadığı" yakında anlaşılır.
***
Schröder'in "erken seçime gitmek zorunda kalacağı" ve erken seçimde de "Başbakanlık koltuğunu kaybedeceği" bir yıl öncesinden belliydi. Angela Merkel'in "geleceği de."
Türkiye'nin "bu gelişmeyi görerek, okuyarak" siyaset üretmesi gerekiyordu.
Ama "bizimkiler" ne yaptılar.
Alman Türkleri'ne (ki onlar birer Alman vatandaşı) çağrıda bulundular:
- Merkel'e oy vermeyin... Schröder'i destekleyin.
***
Ya yarın Angela Merkel de "bizim iç işimize... Seçimlerimize" karışacak olursa, ne diyeceğiz?
***
Çok sevdiğimiz Schröder'in döneminde, Almanya'daki Türkler "pek çok haklarını kaybettiler."
"Fakirleştiler."
"İşsiz kaldılar."
Kimsenin şüphesi olmasın, girilen yeni dönemde Türkler'in sorunlarının üstüne "tuz, biber ekilecek."
***
Avrupa Türkleri, 40 küsur yıllık göç tarihinin "en zor dönemini" yaşıyor.
Avrupa Türkleri, Avrupalı siyasetçiler tarafından "iç politika malzemesi" olarak kullanılıyor.
AB'nin her isteğine "evet" diyen Türkiye, AB Adalet Divanı'nın "Türkler lehine verdiği kararların" bile takipçisi olamıyor.
***
Bugün AB'nin en çok ilgilendiği 5 konudan biri "göç."
Avrupa'daki "en büyük göçmen kesimi" ise Türkler.
Fakat Türkiye'de göç konusunda bir "Bakanlık" yok.
"Göç araştırmaları merkezi" veya "enstitüsü" yok.
Üniversitede "göç kürsüsü" yok. Politika "bilgiyle" üretilir.
Türk siyasetinin "bilgi arayışı... Bilimle işbirliği arzusu" yok.
Öyle olunca da... Avrupa "gol üstüne gol atıyor."
***
İsviçre milli takımının "ilk dakikada" attığı golle hüsrana uğrayan biz, bayan Angela Merkel'in "daha maç başlamadan attığı golü"
nedense hiç konuşmadık.
***
Merkel, Başbakanlık koltuğuna oturmadan önce, geçen hafta "şu sözleri" söyledi:
- .....Kurduğumuz koalisyon hükümetinin en büyük başarısı, Türkiye'nin AB'ye imtiyazlı ortaklığı konusunda anlaşmamızdır.
Hani, imtiyazlı ortaklığa karşı "aslanlar gibi mücadele veriyorduk."
Bayan Merkel'in bu sözleri karşısında ne oldu da "süt dökmüş kedi gibi" susuverdik?
***
Türkiye-Avrupa ilişkileri bir süredir "bilinmez durumda."
Bayan Merkel'in Başbakanlığı ile birlikte "bilinmezlik tırmanacak." "Şu andaki görüntü", gelecekle ilgili ipuçları veriyor.
Görüntüden kastımız:
1. Avrupa Türkleri'nin prestiji hiç bu kadar gerilememişti.
2. Çıkarları hiç bu kadar zedelenmemişti.
***
Ana sorun "Schröder-Merkel" sorunu değil.
"Ulusal politika" sorunu.
"Vizyon" sorunu.
"Global konsept" sorunu. Bunlar "günlük çekişmelerin, parti hesaplarının üzerindeki" konular.
"Bilimsel yaklaşım" gerektirir. İşte bizde "eksik olan bu."
***
Beş milyon insanımızın yaşadığı Avrupa'da "her ülkeden gencin okuyacağı, her milletten profesörün ders vereceği" bir Türk üniversitesini bile açamadık.