Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Ayda yedi-sekiz oyun izleyerek bu noktaya geldik

Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden Sadri Alışık’ın adını taşıyan torunu Sadri Alışık, arkadaşı Cemil Demirok ile yıllar önce bir hayalin peşine düştü ve ortaya Türk tiyatro seyircisinin ayakta alkışladığı, dünya standartlarında işler çıktı. İkili ile tiyatro üzerine sohbet ettik

Sadri Alışık, tiyatro kökenli bir aileden geliyor, iş icabı tanıştığı Cemil Demirok ise Türkiye'yi tiyatro alanında çok ileri bir seviyeye taşımayı amaç edinmiş biri. İkisinin de hayali büyük prodüksiyonları, dünyanın ilgiyle izlediği görkemli işleri Türkiye'de yapmak olunca ortaya hayallerin gerçeğe dönüştüğü, Türk tiyatro seyircisinin ilgiyle takip ettiği işler çıktı. Sadri Alışık Kültür Merkezi (SAKM) ve PIU Entertainmant iş birliğinin arkasındaki genç isimlerle başarılarının sırlarını, gelecek hayallerini konuştuk.
- Yolunuz nasıl kesişti?
- Sadri Alışık: Cemil, 11 yıl önce kuruluş aşamasında Zorlu PSM'de programlamadan sorumlu müdür yardımcısıydı, ben de SAKM'yi temsilen görüşmeye gitmiştim, orada tanıştık. İş ilişkisiyle başladı sonra seyahatler, buluşmalar derken çok yakın dost olduk.
- Cemil Demirok: Vizyonumuzun da aynı olduğunu gördük. 'Yüzyıldır Broadway West End'de tiyatro çok büyük ihtişamla yol alıyor, biz niye o noktaya gidemiyoruz, ne yapmak gerekir' diye sohbet ederdik hep. Sohbetlerin sonu, 'Genciz, hevesimiz var, bunu bir üst seviyeye çıkaralım'a ulaşırdı. Çok tiyatro oyunu izledik, festivale katıldık birlikte.
- Ortak noktanız tiyatro olunca, heves de olunca aynı yola girmişsiniz...
- S.A: Sadri Alışık Kültür Merkezi, 25 yıl boyunca Frankenstein, Guguk Kuşu, Esaretin Bedeli gibi yapımlarla kendini ispat etmiş, gelecek vizyonuna sahip bir merkez zaten. Zorlu, Uniq gibi büyük salonların gelmesi bizi kurum olarak daha da heveslendirmişti. Zaten büyük salonlara hitap edecek, bu tarz prodüksiyonlar yapmaya başladığımız bir dönemdi. Tam o döneme denk geldi birliktelik...



-
Amadeus galiba sözünü ettiğiniz o dönem...
- S.A: Amadeus'u, Cemil'le birlikte Londra'da izledik ve "Türkiye'de ne güzel olur" dedik. Zaten Cemil'le yıllardır Londra'ya ve Edinburgh Fringe Festival'de oyun izlemeye gideriz. Her ay yurtdışına gidip, oyunları takip ediyoruz.
- C.D: Pandemiye kadar yedi yıl Londra'da yaşadım. Zorlu'dan ayrıldıktan sonra, PIU Entertainment olarak Londra'da ofisimiz vardı orada, zaten bu dünyanın içindeydim. Oradaki ilk Türk yapımcısıyız. Zorlu'dan ayrılırken hedefim bu ülkenin Phantom of The Opera'larını yapmaktı. Bu işin mutfağına girip, Londra'da işi öğrenip, burada uygulamaktı hedefim. Ve Sadri ile arkadaşlığımız süresince böyle hayaller kurduk. Biz Amadeus'a kadar dört kez Fringe Festivali'ne gittik, Londra'da onlarca oyun izledik, sonunda işte budur diye Amadeus'a karar verdik.
- S.A: Bu işi yapacaksak layığıyla yapmak lazım, iyi bütçe gerekiyor diye ortak bir fikir geliştirdik ve vizyonumuz tuttu. Geleneksel tiyatro tarafını hem baba, hem babaanne tarafından yaşadığım için işlerin nasıl yürüdüğünü biliyorum. Bundan farklı bir vizyon koyduk ortaya. Bir ajansla çalıştık, oyunun bir hikayesi, dili oysun diye...
- C.D: 200 bin seyirciyi geçti Amadeus. Bu Türkiye için rekor. 92 oyun kapalı gişe, ki büyük salonda oynuyoruz. Sayısız ödül aldık. Londra'da nehir kenarında yürürken görüp izlediğimiz oyunun bu noktaya gelmesi çok gurur verici bizim için.
- S.A: Selçuk Yöntem'in de ilginç bir anısı var bununla ilgili. Onunla burada sohbetimiz esnasında, bir gece önce dedem Sadri Alışık'ı rüyasında görüyor, ona bakarak, "Gel" diyor. Ve biz bu teklifi götürdük ona.
- Sizin genetikten gelen, hangi oyunun tutacağını koklama hissiniz var mı?
- S.A: Tüm oyunlara ben karar vermiyorum, ekibimiz var ama ben bunun içine doğdum. Bilet keserdim, kantinde su satardım. Kulisteydim. Her hafta babamın oyununu izlerdim, aynı oyunu. Nasıl oynanırsa seyirci nasıl reaksiyon veriyor gözlüyordum. Sanırım bir gözüm oluştu yıllar içinde.



PANDEMİDEN ÖNCE TİYATRO ALTIN ÇAĞINI YAŞIYORDU
- Bu işten artık para kazanır haldesinizdir sanırım... Ama büyük bir risk aldınız.
- S.A: Büyük risk. 14 oyun oynadık, Pandemi oldu. O süreçte zorluklar içinde devam ettik .Altı-yedi oyun bütçesiyle yapıldı Amadeus. Geri dönüşü yılları alacak bir prodüksiyon bu. Hem maddi, hem manevi riski alıp, başarıya ulaşınca yaşattığı manevi tatmin anlatılmaz. 25 yıllık bir kurum burası, İstanbul, Ankara, Antep'te oyunculuk okulu olarak devam eden bir ye.r Beraber hareket etmemizin sebebi, daha çok oyun üretelim, daha çok oyunu buluşturalım seyirciyle.
- C.D: 2023 yılı içinde sahnelenen beş büyük prodüksiyon işimiz olacak. Küheylan ve iki oyun daha geliyor yani. Hepsi de birbirinden iddialı. Beş-altı yıl konuşup bunların hayalini kurmuştuk. Daha önce yapılamıyordu çünkü salonlar küçüktü ve sahne alt yapısı yetmiyordu. Şimdi yeni salonlarla, iyi prodüksiyon yapmak gerekiyor.
- S.A: Küçük sahne oyunları, alternatif tiyatrolar hep rağbet görecek ama bu tür büyük prodüksiyonlar ı da seyirci istiyor. Belli bir bilet fiyatı ödeyince görkemli bir şey görmek istiyor. Bizim tarzımız oyunlar beklentiyi yükseltti.



- Fiyat yüksek ama talep var diyorsunuz.

- C.D: Amadeus yurtdışından gelen birçok prodüksiyondan çok daha ucuza satılıyor. Broadway'de standart bir fiyat var ve biz de oraya geleceğiz. Tiyatro futboldan fazla satıyor Türkiye'de. Satış platformlarının yeni rakamlarına göre, satılan biletlerin yüzde 40'ı tiyatro. İçini doldurunca bilet fiyatı gözüne batmıyor insanların. Yabancı yapımlar bunun dört katı. Türk tiyatrosu 200 kişilik salonlarda oynanıyordu ama iş büyüdü artık. Amadeus 70 kişilik bir yapım. Rakamı azaltırsın, masrafı da azaltırsın ama aynı başarı gelir miydi emin değilim.
- S.A: Zaten pandemi öncesi tiyatro altın çağını yaşıyordu. Bu sezon da toparlanmaya başladı.
- Küheylan'dan söz edelim isterseniz?
- S.A: Barış Erdek yönetmenimiz... Ağır Roman, Kafkas Tebeşir Dairesi, Küçük Adam Ne Oldu Sana gibi oyunlarda birlikte çalıştığımız yönetmenimiz. Onunla babamın geliştirdiği bir proje. Babam da rol alıyor zaten. Amadeus'un yazarı Peter Shaffer'ın eseri. Güzel bir kadromuz var; Hatice Aslan, Emir Özden, Devrim Naz, Açelya Özen. Yine ajansla çalışıyoruz.

TÜRK İZLEYİCİSİ UZUN OYUN SEVMİYOR
- Türk tiyatro izleyicisinin eğilimi nedir?Nelerden hoşlanıyor?

- S.A: İyi bir metin öncelik, iyi bir prodüksiyon da istiyor. Stüdyo oyunları da talep görüyor. Kim oynuyor diye de bakıyor. Ünlünün hangi rolü oynadığı ve o role uyumuna da dikkat ediyor. Ama içi boşsa onun satması mümkün değil.
- C.D: Süresi de önemli. İngiliz seyirci ideal oyun süresine iki buçuk saat denilirken, Türkiye'de bir saat deniyor. Üç perde bir şey izleyemiyoruz genel olarak. Avrupa ve Amerika'da çok ciddi bir sanat eğitimi var, toplumun her kesimi böyle büyüyor. Bizde de bu gelişiyor. Yeni jenerasyon üç perdelik, üç saatlik bir oyunu izleyecek. Pandemi öncesi Türkiye'de müzik ve tiyatro sektörünün büyüklüğü 100 milyon Euro idi. Sadece Londra'nın üç milyar pound! Çok büyük bir endüstri orada. Biz de potansiyel var ve iyi yolda gidiyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA