Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Gelmeyen ikinci bahar

Prömiyerini Şubat ayında Altın Ayı için yarıştığı Berlin Film Festivali'nde yapan En Sevdiğim Pastam adlı filmden katıldığı festivallerden övgüyle bahsedilmişti. Aynı zamanda geçtiğimiz nisanda 43. İstanbul Film Festivali'nde de seyirciyle buluşan film, izleyicilerin beğenisini kazanmıştı. Festivalde denk gelemediğim filmi vizyon öncesi izleme imkanı buldum. Beyaz İneğin Türküsü adlı filmle dikkat çeken yönetmenler Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha'nın birlikte yönettikleri ikinci uzun metrajlı film 70 yaşında hayata küsmüş Mahin adlı kadının iki gününe ortak ediyor seyirciyi. Kocası öldüğünden ve kızı da Avrupa'ya gittiğinden beri Tahran'da tek başına yaşayan Mahin, sabaha kadar oturup öğlene kadar uyuyan, sosyal hayatı ayda bir arkadaşlarıyla buluşmakla sınırlı olan, çoğunlukla evde vakit geçiren, teknolojiden uzak yalnız bir kadın... Arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde hastalık muhabbeti yapılan sohbet ortamından sıkılan Mahin, yaşadığı sıkıcı hayatın dışına çıkıp en azından sohbet edecek bir arkadaş bulmak amacıyla evden çıkar. Emekliler lokalinde denk geldiği Feramerz adlı taksi şoföründen hoşlanır.



Onunla ilgili kulak misafiri olup edindiği bilgilerle taksi durağına gidip onu bekler, tanışırlar. Yalnız olduğunu öğrendiği adamı evine davet eder. Filmin ilk yarısında eski günlerine özlem duyan, gençken kocasıyla gittiği yerlere giderek iç geçiren, yurt dışındaki kızıyla onun yoğunluğu sebebiyle çok da uzun süremeyen görüntülü telefon konuşması yapan, hayattan bezmiş çaresiz bir kadın görüntüsü veren Mahin, Feramerz ile tanışınca canlanır adeta. Uzun yıllar sonra yeniden makyaj yapar, parfüm sürer, sofra kurar. Filmin ikinci yarısında eskilerden konuşup aşk hayatını yeniden canlandırmayı hedefleyen ikilinin şen kahkahaları, birlikte yeni bir gelecek kuracaklarına işaret eder. Dans edip, şarkı söylerler, dertleşip gelecek hayalleri kurarlar. Ancak durum hiç de öyle beklendiği gibi olmaz. İkinci baharının ilk günü olarak düşündüğü gece Mahin için bir kabusa dönüşür. İranlı oyuncu Lily Farhadpour 'un başarılı şekilde hayat verdiği Mahin, çoğu seyirci için oldukça tanıdık gelecek. Kocası ölmüş, yalnız yaşayan pek çok kadın Mahin'i çok iyi anlayacaktır. Filmdeki yalnız ölmekten korkan iki insanın yakınlığı seyirciye umut veriyor, sempatik geliyor. Sonuçta 70 yaşında bile olsa her insanın mutlu olma biriyle yaşlanma hakkı vardır. Film o açıdan umut aşılarken, yine sürpriz finaliyle gerçekleri tokat gibi yüzümüze çarpıyor ve o meşhur sözü hatırlatıyor: 'Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelen şeylerden ibarettir.'

Dönüşüm nasıl başladı?
Benim gibi Y kuşağının vazgeçilmeziydi Transformers çizgi filmleri. Robottan otomobile dönüşen karakterleri hayranlıkla izlerdik. Birimiz Optimus Prime olurduk diğerimiz Megathorn. Çizgi dizi serisinin ilk filmi 2007'de beyazperdeye taşınmıştı. Michael Bay'in yönettiği filmin başrollerini Megan Fox ve Shia LaBeouf paylaşıyordu. Film gişede de iyi bir iş çıkarınca seri, 2009'da Transformers: Yenilenlerin İntikamı, 2011'de Transformers: Ay'ın Karanlık Yüzü, 2014'te Transformers: Kayıp Çağ, 2017'de ise Transformers 5: Son Şövalye filmleriyle devam etti. Serinin altıncı filmi ise Bumblebee adıyla 2018'de vizyona girdi. İlk 5 film Michael Bay yönetirken, Bumblebbe serinin diğer filmlerinden farklı olarak Travis Knight yönetmenliğinde hayata geçti. İşte tüm bu seriye yeni bir film eklendi: Transformers: Başlangıç. Hikayesi orijinalinden uzak Transformers'ın animasyon serisi, çizgi romanları ve ilk 5 filmdekinden bağımsız bir başlangıç hikayesi anlatıyor.




Bu animasyon film seyirciyi hikâyenin en başına karakterlerin henüz dönüşmeyi yeni öğrendikleri güne götürüyor. Güçlerini nasıl kullanacaklarını keşfediyorlar ve onları hep birlikte tek vücut olarak kullanabileceklerini öğreniyorlar. Film, Büyük Cybertron savaşının nasıl başladığını ve Autobot'larla Deceptions'ların nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. Autobot'ların ve Deceptions'ın evi olan Cybertron gezegeninde geçen yapımda Autobot lideri Optimus Prime ile Decepticon patronu Megatron arasındaki ilişki keşfediliyor. İkisi hala Orion Pax ve D-16 olarak anılırken ve Cybertron gezegeninde basit işçilerken, iki Transformer aralarına hiçbir şeyin veya kimsenin girmesine izin vermezdi. Ancak bir gün Cybertron'da bir önceki lider Sentinal Prime'ın merkezde olduğu huzursuzluk başlayınca, Orion Pax ile D-16 arasındaki bir zamanlar kopmaz olan dostluk bağı kopmaya başlar. Artık Optimus Prime ve Megatron olarak bilinen ikili, artık aynı cephenin iki yanında yer alır. Prime'ın Autobot'ları ve Megatron'un Decepticon'ları arasında, iki Transformer'ın dostluğundan çok daha fazlasının tehlikede olduğu bir savaş çıkar. Seslendirme kadrosunda Orion Pax / Optimus Prime olarak Chris Hemsworth, Megatron olarak Brian Tyree Henry, Elita One olarak Scarlett Johansson, Bumblebee olarak Keegan-Michael Key'in yer aldığı film Transformers sevenleri tatmin edeceğe benziyor. Ancak insan yine de keşke animasyon çizgi film değil de normal film olarak çekilseydi demekten kendini geri alamıyor.

Çok Kırmızı filmler
İstanbul Modern Sinema, Chiharu Shiota: Dünyalar Arasında sergisinden ilham alarak, hikâyelerinde veya duygu evrenlerinde kırmızı rengin başrolde olduğu filmlerden bir seçki hazırladı. 'Çok Kırmızı' adlı 10 filmlik program geçtiğimiz gün Oz Büyücüsü ile başladı.




Korku türünden Japonya tarihine uzanan bu panoramik seçki 29 Eylül'e dek sürecek. Kırmızıyı odağına alan filmler arasında Krzysztof Kieslowski'nin Üç Renk Kırmızı, Martin Scorcese'nin Arka Sokaklar, Pedro Almodóvar'ın Konuş Onunla, Dario Argento'nun Derin Kırmızı ve Jean-Luc Godard'ın Çinli Kız öne çıkıyor. Klasikleri seviyorsanız bu seçkiyi kaçırmayın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA