2008 yılında 'Sonbahar' filmiyle sinema dünyasına sağlam bir giriş yapan ve sonrasında çektiği işlerle rüştünü ispatlayan yönetmen Özcan Alper'in dördüncü uzun metrajlı filmi olan 'Karanlık Gece' aldığı ödüllerle beklentileri yükseltmişti. Alper'in senaryosunu Murat Uyurkulak'la yazdığı, Berkay Ateş, Cem Yiğit Üzümoğlu ve Pınar Deniz'in başrolünde olduğu film, görücüye çıktığı 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Film ve En İyi Senaryo Ödülleri'ni kazanmış, son olarak 27. Türkiye Almanya Film Festivali'nden En İyi Erkek Oyuncu (Berkay Ateş) ve Seyirci Ödülleri'yle dönmüştü.
Türkiye-Fransa-Almanya ortak yapımı film, bir dağ kasabasına atanan genç orman mühendisi Ali'nin bir gece aniden ortadan kaybolmasıyla gelişen olayları anlatıyor. Çekimleri üç yıl önce Antalya'da yapılan film, daha ilk sahnesiyle seyirciyi yakalamayı başarıyor. Ellerinde silahlarla iki üç kamyonete doluşmuş bir düzine adam sanki savaşa gider gibi gösteriliyor. Hızlı kurgu ve gerilim müziği de öyle bir beklenti yaratıyor. Ölmek üzere olan annesine veda etmek için kasabasına dönen, adının İshak olduğunu öğrendiğimiz adam, arkadaşlarıyla birlikte, daha önceden birbirlerini tanıdıkları anlaşılan, Ali'nin dağ evine gidiyorlar ve linç ediyorlar çocuğu... Oradan sonra geri dönüşlerle ilerliyor film.
İshak'ın sevdiği kız Sultan'la (Pınar Deniz) Ali'nin yakınlaşması ve Ali ile İshak'ın dostluğunun küçük bir kasabada yanlış yorumlanması, sebebiyle oluşan dedikodu ağının ne denli tehlikeli boyutlara ulaştığını izliyoruz. Toplu bir öfkenin parçası haline gelen İshak, obruklarda Ali'nin cesedini arıyor, o gece orada olanların hepsiyle yüzleşiyor ama herkes üç maymunu oynuyor. Film, başta İshak olmak üzere bu suça ortak olanların vicdan azaplarını, utançlarıyla muhasebesini aktarıyor seyirciye. Ve bir kez daha bir anlık öfkenin, yanlış anlaşılmanın, önyargıların nelere yol açtığını görüyoruz.
Filmde herkes canlandırdığı karakterin derdini içselleştirmiş. Berkay Ateş, aldığı ödüllerin boşuna olmadığını kanıtlıyor. Cem Yiğit Üzümoğlu da çok başarılı. Pınar Deniz, Sultan'la 'popüler kültürün dayattığı güzel kız' imajından çok daha fazlası olduğunu kanıtlıyor. Sibel Kekilli de az ama öz oyunculuğuyla fark yaratmayı başarıyor. İyi oynanmış, iyi çekilmiş, aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden, eli yüzü düzgün gayet güzel bir film çıkmış ortaya...
ZENGİN KADROYA YAZIK OLMUŞ
Sinemamızın önemli isimlerinden olan Ümit Ünal'ın senaryosunu yazdığı bir iş her zaman merak edilir. Serkan Çayoğlu ile Aslı İnandık'ın başrolünde olduğu, oyuncu kadrosunda Ferit Aktuğ, Selen Uçer, Özgür Emre Yıldırım, Nazlı Bulum, Nevra Serezli ve Zihni Göktay gibi güçlü isimlerin yer aldığı 'Oregon'un da Ümit Ünal'ın kaleminden çıktığını görünce merakım daha da arttı. İstanbul Film Festivali direktörü Kerem Ayan'ın yönettiği ilk film olan Oregon, ne yazık ki beklentilerin uzağında kaldı. Bir 'müzik kaseti' hikâyesi etrafında şekillenen olaylar zinciri beni hiç tatmin etmedi. İçinde caz şarkıları olan kaset yüzünden çoğunluğu karakolda geçen bir filmde popüler Yeşilçam oyuncusu Orçun Kanat'ı canlandıran Nejat İşler dışında öne çıkan parlak bir oyunculuk göremedik. İki usta isim, Serezli ve Göktay'ı aynı filmde izlemek dışında keyif veren pek bir yanı olmadı doğrusu. İkili, Kemal Sunal'ın başrolünde olduğu 1984 yapımı 'Atla Gel Şaban' filminin kadrosunda yer almıştı ama karşılıklı sahneleri bile yoktu. 60 yıla yakın kariyerlerinde ilk kez bu filmde karşılıklı rol alıyorlar. İki huysuz ihtiyar rolünde gayet başarılı olmuşlar ve çok da yakışmışlar. Şimdiye dek karı koca rolleri için neden hiç bir yapımcının aklına gelmedi, hayret. Belki bu film bir milat olur. Filmden çıkınca oluşan boşluk hissini, final müziğine imza atan Kalben şarkısı bile kurtaramadı...