Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Sinemadan bir Bruce Willis geçti

1980'li yıllarda Mavi Ay dizisiyle hayatımıza girmişti Bruce Willis. Tek kanallı dönemde izlemeyen yoktu diziyi. Ardından Zor Ölüm serisi ve özellikle Altıncı His filmiyle tüm dünyada tanınan bir aktör oldu. Aksiyon filmlerinin aranan yıldızı, genç kızların yeni gözdesiydi.
Demi Moore ile olan evliliği ile kıskanılan erkek yakıştırmaları yapılıyordu. O evlilikten üç kız çocuğu oldu yakışıklı oyuncunun. Artık ideal bir babaydı ama eşi Moore'dan ayrıldı. Onun Ashton Kutcher ile olan ilişkisini onaylaması o dönem çok konuşulmuş 'Ne rahat adam' diye eleştirilmişti. 2009'da Emma Heming ile evlendiğinde, düğünlerine Moore ve erkek arkadaşı Kutcher de katıldı. Heming'le evliliğinden de iki kızı olan ve toplamda beş kız babası ünlü oyuncu, çektiği son filmlerde dalga konusu oldu.



SEKTÖR GÜNAH ÇIKARDI
Son yıllarda gözden düşen 68 yaşındaki oyuncunun canlandırdığı karakterler konuşmuyordu, konuştuğunda da çok zor anlaşılıyordu. Acımasızca eleştiriliyordu, hatta kendisine Hollywood'un en kötüleriyle alay eden Razzi ödüllerinde özel kategoride ödül bile verdiler. En sonunda kızı Rumer Willis acı gerçeği açıklamak durumunda kaldı. Kızı, babasının afazi hastalığına yakalandığını, yazma, konuşma ve konuşulanı anlamada zorluklar yaşadığını, ezber yeteneğini kaybettiğini ve oyunculuktan emekli olduğunu açıkladı. Bu haber sinema dünyasında bomba etkisi yarattı. Onunla dalga geçenler özür yarışına girdiler.
Willis'in durumu sektörde günlerce konuşuldu, tartışıldı. Gişe rekorları kıran filmleri gösterildi, Moore ile devam eden örnek dostlukları, beş kızıyla beraber geçirdiği hoş vakitleri parmakla gösterilir oldu. Geçtiğimiz şubat ayında da eşi Heming'in, oyuncunun Demans hastalığına yakalandığını açıklaması, ne yazık ki, Willis'e olan acıma duygusunu daha da pekiştirdi. Sektör günah çıkarmaya devam ediyordu.



145 FİLMLİK KARİYER SONLANDI
En acısı da menajerleri bu durumu bildikleri halde oyuncunun hastalığını yapımcılardan gizlemişlerdi. Bir anlamda Willis'in tüm bu eleştirileri almasına zemin hazırlamışlardı. 42 yıllık kariyerinde 145 filmde rol alan, filmleriyle dünya çapında 5 milyar dolardan fazla para kazanan, yakışıklılığıyla da hep göz önünde olmuş yıldız bir oyuncu için ne zor bir sınav, ne acı bir son. İşte Willis'in o hastalık sürecinde çekildiği sonradan öğrenilen son filmi de dün Hayalet Suikastçı adıyla gösterime girdi. Jesse Atlas'ın yönettiği film fütürist mikroçip teknolojisi sayesinde bilincini başka birinin bedenine devrederek ölümcül görevler işleyen bir ajanın başından geçenleri anlatıyor. Willis filmde bu teknolojinin kötü amaçla kullanılmasını önlemek isteyen ekibin başındaki Valmora karakterini canlandırıyor.
Başka birinin bedenine girerek işlenen cinayetler bana son dönemde yapay zeka teknolojisi kullanılarak oluşturulan görüntüleri hatırlattı. Ancak, filmin ne anlattığıyla ya da nasıl çekildiğiyle ilgilenmek yerine Willis'in beyazperdedeki son yansımasına odaklandım. Yıllardır karizmatik bakışıyla hınzır gülüşüyle akıllarda kalan, atletik yapısıyla zor rollerin altından ustaca kalkan Willis'i, donuk, mutsuz, yürüyecek ve konuşacak takati kalmayan biri olarak görmek bir sinemasever olarak beni çok üzdü. Üstelik başrol olmasına rağmen çok az sahnede görünüyor ve çok az konuşuyordu. Dolayısıyla filmin, Willis'e veda etmek isteyenleri hayal kırıklığına uğratması muhtemel. En iyisi biz yine onu, en iyi performanslarıyla hatırlamaya devam edelim. Hoşça kal Willis...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA