Kuğu Gölü, Uyuyan Güzel, Fındıkkıran gibi bale üzerine yazılmış en güzel bestelere imza atmış, klasik müzik tarihinin en başarılı isimlerinden biri olan Pyotr Çaykovski'nin eşi Antonina Miliukova arasındaki inişli çıkışlı ilişkiyi anlatan 'Çaykovski'nin Karısı' adlı film bu hafta sinema salonlarındaki yerini aldı. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarışan, Kirill Serebrennikov'un yönettiği film, 19. Yy Rusya'sında Çaykovski'nin 53 yıllık özel hayatının bir bölümünden kesitler sunuyor.
Bu noktada esas kahraman filmin adından da anlaşılacağı gibi Çaykovski'nin karısı Antonina Miliukova (Alyona Mikhailova). Kadının hiçbir sosyal hakkının olmadığı, yok sayıldığı dönemlerde Antonina Miliukova adlı gelecek vadeden genç bir konservatuvar öğrencisi Çaykovski'ye (Odin Lund Biron) âşık oluyor. Dönemin ünlü bestecisinin gözüne girmek için her yolu deniyor, biraz da arsa ve paralarından bahsedip maddi konuda destek olacağını söyleyerek ikna ediyor tutkuyla bağlı olduğu adamı. Yürümeyeceği baştan belli olan evliliğe kanat çıpıyorlar ancak bu zoraki evlilik kimseyi mutlu etmiyor. Kocasından hiçbir alanda yakınlık veya destek görmeyen genç kadın kendini karmaşık, yaralı, eziyet dolu bir hayatın ortasında buluyor.
Sevgisi yıkıcı bir takıntıya dönüşürken, sırf Çaykovski'nin yakınında olabilmek için çalkantılara katlanıp kendi benliğini feda etmek zorunda kalıyor. Özellikle onurunun hiçe sayıldığı boşanma sürecinde yaşananlardan sonra ipler tam anlamıyla kopuyor ve kadının sonu akıl hastanesi oluyor. Buralarda, Mikhailova kadının bozulan psikolojisini ikna edici bir performansla aktarıyor. Yönetmen Serebrennikov aynı zamanda tiyatro yönetmenliği de yapan bir isim. Dolayısıyla kendine has teatral anlayış sinemasına da yansımış. Baştan sona ağır aksak ilerleyen ama sıkmayan filmde keşke o ölümsüz eserlerin çıkış hikâyelerine de değinilseydi.
BİLGİSAYAR EKRANINDAN PERDEYE
2018'de vizyona giren Kayıp Aranıyor filmi, bir babanın kaybolan kızını, onun sosyal medya hesapları sayesinde bulma sürecini anlatıyordu. Bilgisayar ekranında geçen film sinemaseverlerden büyük ilgi görmüştü. Bu kez yine aynı anlatım tarzına sahip başka bir filmle karşı karşıyayız. Yönetmenliği ve senaristliğini Will Merrick ve Nick Johnson yaptığı "Kayıp" adlı film, Kolombiya'da kaybolan annesini dijital dedektiflik yaparak bulmaya çalışan June'un (Storm Reid) heyecan dolu mücadelesini anlatıyor. Los Angeles'ta binlerce kilometre uzakta sıkışıp kalan June, çok geç olmadan annesini bulmak için dahiyane bir şekilde son teknolojiyi kullanıyor. Ancak June daha derini irdeledikçe, hem annesi hem de babasıyla ilgili sırlar da açığa çıkıyor. Hikayesi sıradan olsa da ekran başında bulmaca çözer gibi geçen anlatım tarzı çok cazip. Filmin baştan sona bilgisayar ekranında geçiyor olması telefonu sadece konuşmak için kullanan belli yaş üstü izleyiciler için zor gelebilir. Ancak teknolojinin göbeğine doğan, sosyal medyayla haşır neşir kuşak için çok etkileyici ve sürükleyici olduğunu söyleyebilirim. Filmden sonra dijital ayak izlerinizi kontrol etme ihtiyacı hissedebilirsiniz.