Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Dikkat eksikliğine dikkat

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluk döneminin en yaygın sorunu. Tedavisinde ise çocuklar kadar ailenin de bu sorunla baş etmeyi öğrenmesi önemli bir rol oynuyor

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ilk kez 1902'de tanımlanan, o zamandan bu yana daha iyi çözümler bulmak, çocukların ve ailelerinin olumsuz biçimde etkilenmelerini engellemek için üzerinde çalışılan bir sorun. Tanımlandığı zamandan itibaren bunun bir hastalık olmadığını söyleyenler çıktı ve bu iddia hâlâ sürüyor. Batı'da ilk itirazlar kiliseden geldi. Kilise, sorunun 'iyi anne baba olamamak' olduğunu, inançlı ebeveynlerin çocuklarını disipline edebileceklerini söyleyerek bir propaganda başlattı Kiliseden bu bayrağı önce bazı bilim karşıtları, sonra cahiller, en son olarak da hastalıklar üzerinden haksız kazanç edinmeye çalışanlar aldı. Buna rağmen bilim, çalışmalarına devam etti. 2000'li yılların başından itibaren DEHB hakkında hemen her bilgiye ulaşıldı. Tedavi ise 1950'lerden beri biliniyordu ve gittikçe bu alanda da gelişme kaydedildi. Tüm dünyada bilgisizlik ya da yanlış bilgilendirme, tedavi edici olmayan yöntemlerle zaman kaybettiği için tedavisi aksayan, yeni sorunlarla karşılaşan her yaştan insan var. Okullar açıldı. Her kafadan bir ses çıkmaya, bu konuda bilgisi olmayanlar konuşmaya, bilimsel olmayan yollarla para kazanmak isteyenler pazarlamaya başladığı için bir kez daha hatırlamakta yarar var.

NASIL ANLAŞILIR?
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu üç temel belirtiden oluşan bir sorun: 1. Dikkat eksikliği. 2. Aşırı hareketlilik (hiperaktivite). 3. Dürtüsellik (Aşırı tepki vermek, sonuçlarını düşünmeden harekete geçmek, dürtülerini kontrol edememek). Çeşitli toplumlarda yapılan çalışmalarda bozukluğun erkeklerde, kız ve kadınlardan iki buçuk kat daha fazla görüldüğünü, çocukların yüzde 8'inde, gençlerin yüzde 6'sında ve erişkinlerin yüzde 4'ünde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olduğu saptanmıştır. Anne ya da babada dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olması, çocukta da görülme riskini yüzde 50-60 oranında artırır. Yakın akrabalarda olması ise riski yüzde 10-30 oranında artırır. Bunun dışında bozukluğun nedenleri arasında hamilelikte sigara içmek, beyin görüntülerinde değişim, ayrıca dikkat, algı, dürtü kontrolünde rol oynayan maddelerin salınımlarında sorunlar yer alıyor. Ailelerin en çok endişelendiği konulardan biri, çocuklarında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmasında kendi tutumlarının etkisi olup olmadığıdır. Ebeveynlerin tutumlarının etken olup olmadığı araştırıldı. Bu çalışmaların sonucunda, ailelerin tutumlarının nedenden çok, sonuç olduğu düşünüldü. Sorunlar nedeniyle bunalan aile yanlış tutumlar sergilemekte, bu durum, bulguların şiddetlenmesi veya başka sorunların oluşmasına yol açar. Ama ailenin tutumu hastalığın oluşmasına neden olmaz.

TEDAVİSİ VAR MI?
DEHB'nin tedavisinde, bütünleyici tedavi kullanılması gerekir. Bu tedavi de şunları kapsıyor:
İlaç tedavisi.
Ailenin ve hastanın eğitimi, bu bozuklukla baş etmeyi öğrenmesi.
Bilişsel davranışcı terapi.
Çevre düzenlenmesi: Aile ve arkadaş eğitimi, uygun iş ortamı.
Uyum sağlama. Dikkat artırıcı çalışmaların, bio-feedback ve diyet uygulamalarının, dikkat arttırıcı olduğu söylenen bazı maddelerin tedaviye bilinen bir bilimsel katkısı yoktur. Zaman ve para kaybının yanında, tedavinin gecikmesine ve ek sorunların çıkmasına neden olabilmektedir. Tedavi edilmemiş DEHB nedeniyle derslerinde geri kalmış çocuklar ve gençlerin ders desteği alması, bu konuda bilgili bir uzmanın, davranış kontrolü, plan yapma gibi konularda örnek olma şeklinde tanımlanabilecek koçluğu yararlı olur. Spor ya da aşırı aktivite 'enerji boşalması' sağlayarak etkili olacak bir tedavi yöntemi değildir. Düzenli spor, takım oyunları ve arkadaş ilişkilerinin düzenlemesi ise yararlı olur.

BİLGİ KİRLİLİĞİNE DİKKAT!
Bulgulardan, her yaşta olan farklılıklardan bahsetmeye yer kalmadı. Ama SABAH gazetesinin arşivinde, www.bengisemerci. com' da, çocuk psikiyatrisi ve psikiyatri derneklerinin web sitelerinde bilimsel bilgilere ulaşabilirsiniz. İnternet, son yılların en muhteşem buluşlarından biri. Bize bilgiye ulaşma şansı veriyor. Ama aynı zamanda yanlışların, bilgi kirliliğinin de en çok olduğu yer. Bu nedenle, bilimselliği kesin yerlerden araştırmak, kendimiz ve ailemiz için önemli. Bu, hepimizin sorumluluğudur. Sağlık konusunda kitlelere ulaşacak şeyler yazma, konuşma şansı olanların ise kulaktan dolma, '"Biri dedi ki," türünden bilgilerle değil, konuyu bilimsel yönüyle araştırarak yapması ise onların yasal ve etik sorumluluğudur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA