Bu hafta gözler hep ABD'deydi. Rafet El Roman için de bu vesileyle 'comeback' yaptı denebilir! Televizyonda bir siyaset bilimci, Trump'ın zaferinin analizini yapmadan az önce fonda o vardı: "Macera dolu Ameeeerika, Ameeeerika, Ameeeerika..." Devamını da hatırlar mısınız?
"A Memo/Burası New York Amerika/Evler karıştı bulutlara/Nasıl bir yaşam/Nasıl bir zaman/ O Memo/İnsanlar simsiyah/Kızıl beyaz/Sokaklar basketbol/Müzik ve dans/Nasıl bir yaşam..." El Roman için öngörü sahibiymiş ve siyasi gelişmeleri yıllar evvelinden bilmiş diyebilir miyiz?
Hani 'kızıl' geçiyor da parçada, o bakımdan!
Şarkı "Burası Teksas Amerika" diye devam eder, çizme ve kot pantolona geçer. Ama ABD'nin kalbi New York'tur. Biz Türkler de en çok New York'ta neler olup bittiğiyle ilgileniriz.
Peki bu sıralar neler kıymete bindi New Yorkluların gözünde?
Connecticut'ın en pahalı ve havalı yerleşim yerlerinden Litchfield Hills, New York ahalisini kendine fena halde çeken, hatta yerleşmeye ikna eden bir cazibe merkezi olmuş durumda mesela. Klasik tarzıyla eskiden antikaya ilgi duyanları cezbederken, şimdi de gastronomi meraklılarının çekim alanına giriyor.
Geçenlerde Conde Nast Traveller'ı karıştırıp hayaller kuruyordum. Litchfield Hills'de yaşayan Gisela Williams'ın oraları anlattığı yazısına denk geldim. Gisela hanım, Litchfield Hills'de ikamet eden herhangi biri sayılmaz. Soyağacı açısından şanslı olanlardan...
20. yüzyılın başında büyük-büyük annesi ve finansçı büyük dedesi, mimar Henry Janeway Hardenbergh'den, Connecticut Litchfield Hills'de kendilerine bir ev yapmasını istemiş.
Herhangi bir mimar değil bu adam. Manhattan'daki lüks efsane Plaza Hotel'in ve The Dakota binasının (Manhattan'ın konut olarak kullanılan en prestijli yapılarından) mimarından bahsediyoruz.
LITCHFIELD HILLS'DE ŞIKLIK BAKİ
Neyse, 1905'te tamamlanmış bu sipariş ve büyük büyük anneyle büyük dede pek çok New Yorklunun yaptığı gibi Manhattan ile Kilravock malikanesi adı verilen bu tatil yuvaları arasında evcilik oynamaya başlamış.
Kilravock, torun Gisela 10 yaşındayken yanıp kül olmuş. Bölgede hâlâ eski New York zenginlerinin uğradığı, insanların gezebildiği tarihi yapılar olsa da bizimkilerinkine benzer malikanelerin devri geçmiş durumda. Ama sonradan görmeliğe hiç pabuç bırakmayan hazımlı şıklık bâki.
Hamptons'ın daha mütevazı alternatifi diye anılıyor Litchfield Hills. "Özellikle 'zihin takımı' diyebileceğimiz insanların gözdesi" diyor Gisela.
Ünlüsü de bol haliyle. Diane Von Furstenberg ve Meryl Streep gibi isimler, 18. ve 19. yüzyıllardan kalma mülklerini restore ettiriyormuş. Tarihe, öze, kültürel mirasa sahip çıkarak.
Candace Bushnell bile (Sex and the City'nin yazarı) dizide de bol bol yer verdiği Hamptons'dan kalkıp buranın etkileyici kasabalarından Roxbury'ye yerleşmiş. Manhattan'dan buraya göçenler de Litchfield Hills'in gazozu kaçmasın diye dikkat ediyormuş.
Son 10 yıl içinde burada küçük restoranlar açan New Yorklu şefler var. Daniel Boulud ve Alain Ducasse'ın yardımcısı olarak çalışan Chris Eddy misal. Ödüllü şef Joel Viehland da popüler restoranı Community Table'la epey sükseli.
"Bölgenin bu yetenekli yeni sakinleri, ailelerin işlettiği çiftliklerin korunmasına büyük destek veriyor" diye anlatıyor Gisela. "Bunlara en güzel örnek, Manolo Blahnik'ten Anthony Yurgaitis ve George Malkemus tarafından 1990'larda satın alınarak baştan aşağı yenilenen süt çiftliği Arethusa.
Ödüllü inekleri olan bu stil sahibi çiftliğin ahırında şu tabela göze çarpıyor: "Buradaki her inek bir hanımefendidir; lütfen ona göre davranın." Şahaneymiş!