İspanya gezimizin Barselona'dan sonraki önemli durağı Sevilla oldu. İspanya'nın güneybatısında yer alan Endülüs özerk bölgesinin başkenti. Aslında çok büyük bir şehir değil, ama çok etkileyici. Mistik bir havası var. Bir zamanlar önemli filozofların yetiştiği, Cervantes'in hapishanesinde Don Kişot'u yazdığı, Mursiye'de (Murcia) doğan İbni Arabi'nin 8 yaşında adım attığı muhteşem şehir.
İspanya'da flamenko merkezi olarak da biliniyor. Ayrıca en önemli özelliği, geçmişte de büyük bir kültür merkezi ve bir zamanlar Müslüman İspanya'nın başkenti olması. (O dönem kullanılan bir ismi de İşbiliye).
Sevilla, Atlas Okyanusu'ndan 87 kilometre içerde, Guadalquivir nehri tam ortasından geçiyor. Yeni Dünya'ya düzenlenen keşif seferlerinin başlangıç noktası özelliği taşıyor. Kristof Kolomb'un mezarı Sevilla'da. Amerika'nın keşfi ile Sevilla'nın zenginliği artmış. Sevilla'dan yola çıkan Americo Vespucci (1451-1512) Kolomb'un keşfettiği yerin Hindistan değil, Amerika Kıtası olduğunun farkına varmıştı. Örneğin denizci Macellan, Sevilla'dan yola çıkarak dünyayı turlamıştı. Yani böylesine çok özel bir şehir Sevilla.
40 MİLYON ZİYARETÇİ
Sevilla aslında 1929 yılında Latin ülkelerine yönelik EXPO benzeri bir 'sergi' deneyimi yaşamış. Ama esas ve bugünkü anlamda EXPO deneyimi, 1992 yılında. 1992 EXPO'su, Kristof Kolomb'un 1492 yılında Amerika'yı keşfetmesinin 500. yıldönümünü kutlamak için organize edildi. Teması "Keşif Çağı" olarak belirlenmişti. O dönem EXPO için kullanılan arazinin genişliği 215 hektar. Ziyaretçi sayısı, 40 milyon kişinin üzerinde.
Şimdi bir teknopark olarak kullanılan, çok sayıda İspanyol ve uluslararası şirketin temsilciliğinin bulunduğu EXPO alanında, yine 1992 yılında yapılmış bir otelde kaldık.
EXPO, Sevilla'ya yeni bir merkez kazandırdığı gibi, çok sayıda otelin yapımına da neden olmuş. Bu oteller, şimdi hem turistik amaçlı, hem SPA ve iş otelleri olarak kullanılıyor.
O dönem için yapılan İspanyol Pavyonu, hala ihtişamlı görüntüsüyle, içinde müze ve sergilerin bulunduğu çok amaçlı işlevle, kullanımını sürdürüyor. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi kaynağı.
DERSLİK DENEYİM
1992 EXPO'su, diğerlerinden farklı olarak, fuarın açılışından 2 yıl önce, Sevilla'nın en büyük meydanında düzenlenen renkli ışık ve ses festivali ile duyurulmuş. EXPO'ya 100'den fazla ülke katılmış. Keşifler Yolu üzerinde simgesel canlandırmalar gerçekleşmiş. Yine bugün, etkileyici bir şekilde varlığını koruyan kalıcı pavyonlardan biri de Fas Pavyonu. Ayrıca her gün yüzlerce turistin gezdiği İspanyol pavyonunda, İspanyol sanatlarının toplam bileşkesi yaratılmış. Sevilla'da tüm bu muhteşem güzelliklerin yanı sıra, ders çıkarılması gereken bir deneyim de var.
Çünkü 215 hektarlık EXPO alanının, 100 hektarlık bölümü, EXPO organizasyonunun üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen, 'atıl' durumdaymış. Bu nedenle kalıcı stratejik hedefler, alan üzerine çok iyi çalışmak önem taşıyor. Örneğin EXPO 2020 için İnciraltı'nı planlanırken, bu tecrübeleri göz önüne almak, doğru adımlar önemli.
Sevilla, hem çok değerli bir tarihsel mirasın, hem de yeninin birlikte yaşandığı, çok farklı kültürlerin buluştuğu, buna uygun mimari eserlerin bulunduğu bir kent. Bu durum, 20 yıl önce 600 bin nüfusa sahip tarihi İspanyol kentini, yeniden dünya gündemine taşımış.
CİDDİ KAZANIM
Kültür kenti, dikkat çekici adımlar atarak, modern yapılara kavuşmuş. En önemlisi, çok sayıda tarihi bina restore edilerek, kent yaşamına kazandırılmış. Bazı yeni yapılar günümüzde de kullanılmaya devam ediyor. Örneğin Meksika Pavyonu, hastaneye çevrilmiş. Anlaşılan onlarca asırlık Endülüs kenti, yukarıda değindiğimiz olumsuzluğa rağmen, EXPO sayesinde ciddi kazanım elde etmiş. EXPO sonrası evrensel ilişkileri etkinleşmiş.
Kent, aynı zamanda dünya turizm zincirine eklemlenmiş. Gittiğimizde sokaklar turist doluydu. Şehrin yapılanmasında 10 yeni köprü inşa edilmiş. Yollar, demiryolu şebekesi yenilenmiş.
Yatak sayısı artmış. Kıyılar düzenlenmiş, yeşil alanlar yaratılmış. Sevilla'da o dönem yapılan yatırım tutarının 10 milyar doları bulduğu belirtiliyor. Sevilla EXPO'su, İspanya'nın dünyaya bir kez daha sunulmasında da araç olmuş.
Yani İzmir EXPO'yu kazanırsa, unutmayalım ki bu hem Ege hem de Türkiye projesi olacak.
Bu arada İzmir'in, Sevilla ile çok uzaklardan da olsa duygusal bir bağı var.
Tarih 1492, yer Cordoba ve Sevilla. Her iki noktadan ve özellikle Cordoba'dan sürülen Museviler, Sevilla'dan Guadalquivir nehri üzerinden Atlas Okyanusu'na açılmışlar ve çok uzun süren zorlu bir yolculuktan sonra İzmir'e gelip yerleşmişler.
Gezimizde bize rehberlik eden Akşam yazarı ve Ege TV program yapımcısı, yazar dostumuz sevgili Nedim Atilla'nın, önümüzdeki günlerde çıkacak yeni kitabının bir bölümünde bu hüzünlü yolculuğun hikayesi de var.
İlgiyle ve merakla bekleyeceğiz...