Merakla beklenen açıklamaların, beklenildiği gibi olması kimseyi şaşırtmadı. Sanki çok başarılı ve zaferle dolu bir sezon sona ermiş gibi kurgulanan toplantıda, kaçan şampiyonluk üç cümleyle geçiştirildi ve dinleyenlerin kendilerine başka fatura adresleri bulması sağlandı. Başından-sonuna kadar ince ince hazırlanmış, hedefi oniki'den vurduran, başarılı bir taslak.
Aziz Yıldırım, "diğerlerini" öne sürerek, Fenerbahçe'nin tek büyük olduğunu vurguladı ve taraftarının gururunu okşadı. Herkesin Fenerbahçe'nin başarısı karşısında birleşmesine dikkat çekti. ÖRNEK
BİR LİDERLİK
Ama Fenerbahçeliler, onları zaten "diğerleri" ile mücadele etsinler diye göreve getirdiler. Kulüplerini başkalarına karşı zaferler kazanması için yönetiyorlar. 'Geri kalanlar' konusunda çok haklılar, mağlubiyetlerini ifade etmeyerek politika yaptılar. Melih Gökçek ve komplocular konusundaki şikayetlerine kimsenin diyecek tek lafı olamaz. Hafif bile konuştu. Bu arkadaşlar şimdi zaten sus pus oturuyorlar. Bakalım yeni dönemler için söyleyecekleri lafları kaldı mı? Ya da onların dediklerine inanacaklar.
Aziz Yıldırım, tüm oyuncularına teşekkür etti. Camiasına gururlu ve dik durmalarını öğütledi. Gelecek sezon için çalışmaların sürdüğünü, daha güçlü ve iyi bir takım kuracaklarını vurgulayarak, herkesi yaşadığı travmanın biraz dışına çekmeye çalıştı. İyi bir liderlik örneği gösterdi.
Şampiyonluğun son maçta kaçtığının vurgulanması, geri kalan 33 haftanın oynanmamış gibi gösterilmesi tamamen taraftarın kendilerine karşı olan tepkisini yumuşatmak içindi.
DEVAM KARARI DOĞRU
Bu konuşmalardaki bilinmedik tek şey; Rüştü Reçber'in suçlanması oldu. Fenerbahçe'de dört şampiyonluğu olan - ki Aziz Yıldırım'ın da o kadar var-; bir eski futbolcunun böylesine hedef gösterilmesi, büyük bir kulüp başkanına yakışmadı. Rüştü bir kelime ile futbolcuları hırslandırıyorsa, kendi takımını düştüğü bu halden kurtarırdı. Eğer Fenerbahçe Rüştü'nün konuştuğu iki futbolcuya teslim oluyorsa, Aziz Başkan'ın son 10 haftada her gün, her saat konuştuğu oyuncular neden bu haldeydi?
Kişisel düşmanlıkların, böyle kulüp sorunu gibi gösterilmesi kadar yanlış bir şey olamaz. Aziz Başkan zaten "beni sevmeyenler" diyerek açıklıyor bunları. Sonra da "Fenerbahçe düşmanı" diyerek hedef haline getiriyor.
İki yıl daha devam kararıyla, muhtemel bir kaos engellendi. En doğru yorum, "Verdiğim sözü gerçekleştirmek için sonuna kadar uğraştım" cümlesiydi. Aziz Yıldırım'ın bundan sonraki hareketi birkaç bomba transferlerle, durma noktasında olan kombine satışlarını canlandırmaya çalışmak olur