Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Ne DEAŞ ne de Trump!

Sesli dinlemek için tıklayınız.

ABD'deki 'terör şovu'nu gerçekleştiren odaklara pabuç bırakmayan Donald Trump verdiği mesajda "Amerika'yı şiddet yanlısı pisliklerden tamamen temizleyeceğim. 20 Ocak'ta görüşmek üzere" diyerek meydan okudu. Nereden bakılırsa bakılsın ABD'yi ve Batı dünyasını zor bir yıl ve gelecek bekliyor. Özellikle Trump'ın gelişiyle birlikte kutuplaşma hem ABD'de hem de Atlantik bloku içinde daha da tırmanacak.
Ancak Trump'ı 'Derin ABD'den ziyade Çin'in saldırıları zorlayacaktır. Çin, terör eylemleriyle eşzamanlı olarak 2 Ocak'ta aldığı kararla savunma devleri Lockheed Martin ve Boeing Defense'in de aralarında bulunduğu 28 ABD şirketine ihracat kontrolü uygulayacağını açıkladı. Bu hamle yeni ticaret savaşının da işaret fişeği oldu aynı zamanda.
Zamanlama bu kararın bir tesadüf olmadığını gösteriyor. Zira Trump seçim kampanyasında Çin yapımı mallara yüzde 60 gümrük vergisi koymayı ve Çin yatırımlarının daha sıkı denetlenmesini defalarca vaat etmişti. ABD'nin ateşine ateşle karşılık veren Çin ticari stratejiyi sıfır toplamlı bir oyun olarak algılayan Trump'a göre hamleler yapıyor.

***

Unutmayalım ki Trump'ın ilk döneminde uyguladığı tarifeler ve ticaret engelleri küresel tedarik zincirlerinde şok dalgalara yol açmıştı. 2025'te dinamikler değişti ama hafiflemedi. Küresel ekonomi zaten enflasyonist baskılar, enerji güvensizliği ve savaş hayaletiyle boğuşuyor. Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşı bu zorlukları daha da kötüleştirecektir.
Joe Biden yönetiminin önceki gün iletkenler, kuantum hesaplama veya askeri uygulamalara sahip yapay zekâ sistemleri alanında faaliyet gösteren Çinli firmalara yatırım yapan Amerikan kuruluşlarına karşı devreye soktuğu yeni hukuki ve cezai yaptırımlar, ticaret savaşını daha da kızıştıracak.
İktisadi ve jeopolitik gerginliğin yarattığı ikili baskı, ABD-Çin arasındaki finansal etkileşimleri karmaşık hale getirerek iki süper güç arasındaki artan güvensizliği had safhaya çıkaracaktır. ABD tarifeleri ve cezaları artırırken Pekin ise yeni finansal kısıtlamalar getirerek savaşa savaşla karşılık veriyor.
Üstelik her iki ülke de sadece ekonomik hâkimiyet için değil aynı zamanda ideolojik üstünlük için de yarışıyor ve çatışmayı demokrasi ile otoriterlik arasındaki bir savaş olarak çerçeveliyor.
Haliyle alevlenen ticaret savaşı ABD ve Çin ile sınırlı kalmayacak. Diğer uluslar da bundan payını alacak. Özellikle de gelişmekte olan piyasalar için risk çok daha yüksek. Bozulan tedarik zincirleri ve değişen ticaret akışları büyümeyi durduracak ve yeni krizlere yol açacaktır.

***

Peki, bu ticaret savaşlarından bir çıkış yolu var mı? Şimdilik yok. İşaretler daha fazla tırmanışa işaret ediyor, Çin'in ihracat yasakları ve Trump'ın beklenen tarifeleri çalkantılı bir 2025 geçireceğimizi gösteriyor. Buradan ABD büyük bir yara alabilir. Çünkü Trump, ABD'de yaklaşan mali felaketin direksiyonundaki şoförden farksız konumda.
Küresel yatırımcılar 2024'ün çoğunu Çin'in emlak krizi ve deflasyonla ilgili sıkıntıları konusunda endişelenerek geçirdi. Önümüzdeki yıl sıra iç borcu 36 trilyon doları geçen ve dış yatırım almada zorlanan ABD'de olacak. Bu nedenle ABD'nin gerçek sorunu ne DEAŞ ne de Trump. Ukrayna, Rusya, Suriye, Panama, Kanada, NATO, BM, Almanya veya Fransa da değil.
Asıl sorun ABD'nin dış yatırımlar ile federal borçları arasındaki uçurumun hızla büyümesi. Bir bakıma cari hesap dengesizliği. Zira şimdiye kadar ABD imkânlarının ötesinde çılgınca yaşadı. Artık hesap verme zamanı. Çin'in ticari darbeleri kuşku yok ki Imperium Americana'nın maruz kaldığı askeri, ekonomik ve jeopolitik krizleri hem içeride hem dışarıda daha da derinleştirecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA