Küreselci Sorosçular ve Brezilya'daki Amerikancı Siyonist Evanjelikler ile vesayetçi askeri statüko, bizdeki 17-25 Aralık sürecini aratmayan bir yargı darbesiyle 2016'da önce Luis Ignacio Lula da Silva'nın öğrencisi Dilma Rousseff'i devlet başkanlığından uzaklaştırdı.
Sonra da bu darbeye karşı harekete geçen Lula'nın 2018 seçimlerine katılmasını yasakladılar. Fakat 30 Ekim 2022'deki seçimlerde ipi göğüsleyen 77'lik delikanlı militan Lula da Silva, geri döndü. 10 kadar partinin koalisyon lideri olarak hem de.
2003 ila 2010 arasında Brezilya Devlet Başkanlığı yapan Lula, 580 gün hapis yattı fakat yılmadı. Hakkındaki 26 suç isnadından aklanarak yeniden aday oldu. Böylece bütün iç ve dış 'emperyal bariyerleri aşarak' üçüncü kez seçilmeyi başardı.
Sistemin katı ve şiddetli kısıtlamalarına rağmen Lula'nın kazanması her açıdan hem bir devrime işaret ediyor hem de sorgulanması gereken bir paradoksa...
Lula, yüzde 49.1 oy alan rakibi Jair Bolsonaro'yu yüzde 50.9 ile geçti. 215 milyonluk ülkede Lula 2 milyon oy farkıyla seçildi. Yani statüko istese bu ince marj ile rahatlıkla oynar ve Lula'yı da Trump gibi eleyebilirdi.
Ama yap(a)madılar. Neden?
***
Birinci sebep 1 Ocak 2023'te koltuğa oturacak olan Lula'nın kendisini 'Anti- Lulacı' bir profile dönüştürmüş olmasıdır. Seçim konuşmasında Lula, vesayetçi odakları panikletmeyen bir dil kullandı.
Lula'nın kazanması, aslında ülkelerinde parya muamelesi gören sessiz yığınların mucizesidir. Çünkü Lula 8 yıllık iktidarında 15 milyon insana sağladığı istihdamla hatırlanıyor. Fakat asıl zorluk bundan sonra. 33 milyon Brezilyalı açlık sınırında. 115 milyonun gıda güvenliği yok. Ailelerin yüzde 79'u kredi borcu batağında.
İkinci sebep ise Lula'nın zaten her yönden kuşatma altında olmasıdır. İşi hiç de kolay değil. Askeriye yanında Lula'ya düşman bir Kongre ile Senato var. Üstelik Sao Paulo gibi birçok eyaleti Bolsonaro yanlısı valiler yönetiyor. Yani Lula'nın fakir halktan başka destekçisi yok.
İşte bu yüzden Erdoğan iktidara geldiğinde yaptıkları gibi bütün vesayetçi odaklar talimat yağdırıyor.
The Economist dergisi "soldan merkeze doğru kay" diye akıl veriyor ve Lula'ya Brezilyalı Kemal Dervişler dayatılıyor.
Fakat ihtiyar militan, bütün bu risklerin farkında. Hatta engellerini avantaja çeviren bir siyasi deha olduğunu da kanıtladı.
***
Lula, ABD'nin Ukrayna krizinde Rusya'ya açık destek veren anti-küreselci Bolsonaro'dan duyduğu hayal kırklığını bir imkâna çevirmeyi bildi.
Örneğin, Ukrayna krizinin baş mimarı olarak görülen dışişleri bakan yardımcısı Victoria Nuland geçen nisanda Brezilya'yı ziyaret ettiğinde Bolsonaro ile görüşmedi. Nuland, Brezilya seçim sistemine övgüler yağdırmıştı.
Yaşlı militan Lula kimilerine göre ise makûs talihini 2021'de ABD Başkanlığı'na seçilen 'Yaşlı Joe'yu tebrik etmesiyle yendi. Zira ikisinin de ortak düşmanı Trump ve Bolsonaro'ydu.
Konjonktürel dış hamleler ve iç tıkanıklıklar Lula'yı yeniden denkleme dâhil etti. Ancak unutmayalım ki Lula yine eski Lula olacaktır. 2009'da kurulan BRICS'e Rusya ve Çin ile birlikte imza atmıştı Lula.
Yeni dönemde Lula ABD, Çin ve Rusya dengesini gözeten ama öncelikle Brezilya halkının çıkarlarına uygun realist bir siyaset izleyecektir. Ne fanatik bir küreselci ne de dogmatik bir anti-küreselci olacaktır. ABD'nin şimşeklerini üzerine çekmek istemeyen Lula, ağırlığı BRICS merkezli bir siyasete verebilir.
Bu da Arjantin, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye'nin üyeliklerinin konuşulacağı yeni BRICS+ sürecinde Lula'nın elini küresel arenada hayli güçlendirecektir.
Dolayısıyla 77'lik delikanlı militanın bu stratejiyle emperyal merkezin Lula paradoksunu aşacağı kanısındayım.
Bakalım süreç nasıl sonuçlanacak?