Yenilen pehlivan misali güreşe doymayan Atlantik dünyası Avrasya ile yeni bir mücadeleye daha tutuştu. Rusya'yı hedef alan Ukrayna krizinden ders çıkarmayan ABD ve müttefikleri bu kez Tayvan provokasyonu ile Çin'i çevreleme hamlesine girişti. Ancak Ukrayna'da olduğu gibi Tayvan krizinden de istedikleri sonucu alamayacaklar. Çünkü zamanın ruhu, tarihsel ve jeopolitik realiteler ABD hegemonyasının da Britanya tarzı bir gerileme ve küresel sahneden çekiliş sürecine girdiğini gösteriyor.
Güneş batmayan Britanya İmparatorluğu nasıl sessiz sedasız tahtını terk ettiyse aynı kaderi şimdi de ABD yaşıyor. Her açıdan erozyona uğrayan Imperium Americana sistemi bugün SSCB benzeri bir çöküşten ziyade Anglosaksonlara özgü tedrici bir çözülmeyi tecrübe ediyor. Beka kaygısı derinleşen ABD iki büyük açmaz ile karşı karşıya. İlki jeopolitik ikincisi de teknolojik açmaz.
Amerikan yönetimi Soğuk Savaş'tan sonra 1991'de devreye soktuğu 'küreselleşme projesi'nin çökmesiyle bu kez 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından devreye soktuğu 'terör ile savaş' stratejisiyle Rusya, Çin ve Türkiye gibi yeni dünyanın öncü aktörlerini kuşatıp yeryüzünün tek hegemonu olmaya çalıştı.
***
Ancak bu hedefini gerçekleştirmede başarılı olamadı. Irak ve Afganistan hezimetlerinden sonra Amerikan yönetimi Libya, Suriye, Karabağ, Doğu Akdeniz, Körfez, Kafkasya, Orta Asya ve son olarak Ukrayna'da ağır darbeler aldı. Türkiye ve Rusya'dan sonra şimdi yönünü Çin'e çeviren ABD, Tayvan krizi üzerinden Hint-Pasifik bölgesinde mevzi kazanmaya çalışıyor.
Bu bağlamda ABD Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi'nin ziyareti, Tayvan'ı savunmaktan ziyade ABD'nin kendi çıkarları ve ideolojik saplantıları için bir ülkeyi daha kaos ve savaşa sürükleyeceği anlamına geliyor.
Fakat ne yapsa da tıpkı Rusya ve Türkiye'de olduğu gibi ABD'nin Çin'i askeri, siyasi ve ekonomik araçlarla kuşatma projesi de akamete uğrayacak.
Zira ABD 2017'de Çin'e karşı ilan ettiği ekonomik savaşta kısa sürede havlu attı. Bugün Çin'in Türkiye, Brezilya, Meksika, Endonezya, Malezya, Vietnam, Filipinler, Hindistan, Pakistan, İran, Suudi Arabistan, BAE, Nijerya, Meksika gibi genel anlamda 'küresel güney' denilen ülkelerle ticareti rekor üstüne rekor kırıyor.
Akıllı zekâ, 5G ve dijital ekonomideki yatırımlar başta olmak üzere limanlar, demiryolları, havaalanları, santraller, barajlar, tarım ve yüksek teknoloji girişimleriyle Çin, Güneydoğu Asya ülkelerini de kapsayacak şekilde hinterlandındaki 1.5 milyar insana ekonomik yarar sağlıyor.
***
Çünkü ABD'nin ekonomik kuşatmasını yarmak için küresel güney ile ilişkiler hayati önem arz ediyor. Bu çerçeveden Çin yaptığı atılımlarla Matthew Effect'ini yani zengini daha zengin ve fakiri daha fakir yapan paradoksu alt ediyor.
Çin, iki halkalı ihracat stratejisi ile engelleri aştı. İlki AB ve ABD'den oluşan halka, diğeri de Kuşak Yol projesi kapsamındaki Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin oluşturduğu halka. Çin ikinci halkadaki küresel güney ile olan ticaret hacmini bugün birinci halkadaki AB ve ABD ile aynı düzeye ulaştırmış durumda.
İşte ABD, ekonomik savaştan galip çıkan Çin'i bu kez Tayvan provokasyonu ile köşeye sıkıştırmak istiyor. Oysa Tayvan'ın da Ukrayna gibi direnemeyeceği açık. Füze üstünlüğü Çin'de. ABD'nin bölgede sadece iki ikmal üssü var. Çin'in ise aynı bölgede 39 askeri üssü bulunuyor. Çin'in hipersonik ve balistik füzeleri ABD jetlerini rahatlıkla düşürüp uçak gemilerini batırabilecek güçte.
Jeopolitik yetersizlik yanında ABD'nin ikinci zayıflığı işte bu teknolojik açmazda yatıyor. Siyasi modeli gibi ABD'nin askeri stratejisi de demodeleşiyor. Uçak gemilerine dayalı strateji yeni nesil füzelere ve SİHA'lara karşı etkisiz kalıyor.
ABD'nin askeri teknolojide Rusya ve Çin'i yakalaması zor. Zira Amerikalı öğrencilerin sadece yüzde 7'si mühendislik okuyor. Bu oran Rusya ve Çin'de yüzde 33 civarında.
İskoç tarihçi Niall Ferguson bu trajediyi "Batı dermansız durumda. Kendi arzu ve isteklerini Rusya ve Çin'e dayatacak mecalden dahi yoksunlar" diyerek özetliyor.
Bu nedenle Ukrayna ve Tayvan krizleri daha şimdiden tarihe "ABD'nin İngiliz tarzı tedrici çöküş sürecinde kritik iki eşiğin simgesi" olarak geçecek.