Dünya pandemi sonrası döneme hazırlık yaparken Joe Biden'ın 13 ay önce iktidara gelmesinden sonra derin ABD oligarşisi ile stratejik ortağı İngiltere'nin sistemli provokasyonuyla Ukrayna krizi yeniden tedavüle sokuldu.
Geldiğimiz aşamada Ukrayna'yı işgal etmesi için Rusya'ya adeta yalvaran bir Anglosakson anlayışı var karşımızda.
Birçok Batılı ülke elçiliklerini boşaltırken Ukrayna'daki vatandaşlarına da ülkeden ayrılma çağrısı yapıyor. Rusya şimdiye kadar savaş çığırtkanı Batı'nın oyununa gelmedi.
Nitekim ABD Başkanı Biden'ın önceki gün "Rusya'nın işgali her an başlayabilir" çıkışına en sert tepki yine Kremlin'den geldi.
'Anglosaksonların savaşa ihtiyacı var' diyen Rusya, "Batı ülkeleri medyanın da yardımıyla Moskova'nın Ukrayna'yı işgal etme planları yaptığına yönelik yanlış bilgiler yayıyor" tepkisinde bulundu.
Yanlış bilgi yayan Batılı organların başında ise ABD'nin en etkili ideolojik aygıtlarından olan ve bu niteliğini Gezi kalkışmasında Türk halkını isyana davet eden Türkçe manşetleriyle gösteren Alman dergisi Der Spiegel geliyor.
***
Der Spiegel'in ABD'nin propagandasında yine en ön safta mevzilenmesi bu nedenle şaşırtıcı değil.
"Rusya'nın Ukrayna'yı işgali 16 Şubat Çarşamba günü başlayacak" iddiasında bulunan dergi, haberini "Biden'a verilen son CIA brifinglerine" dayandırdı.
Rusya Dışişleri Bakanı
Sergey Lavrov da Amerikalı mevkidaşı
Antony Blinken ile yaptığı görüşmeden sonra ABD'nin
saldırgan söylemlerindeki provokatif amaçlara dikkat çekti.
Kremlin'in ifadesiyle sorarsak, peki Batılı ülkelerin yetkilileri ve medyası Ukrayna gerilimini tırmandırmak için neden
manipülatif kumpaslara ve enformasyon saldırılarına başvuruyor? Bunun en büyük nedeni Ukrayna krizinin aslında Kiev ile Moskova arasında bir sorun değil ABD ve Rusya arasında küresel bir mücadele olmasıdır.
Lavrov'un işaret ettiği
provokatif hedeflerin en önemlisi de ABD'nin Ukrayna krizini
Baltık, Doğu
Avrupa ve Karadeniz'e de
yayılan bir savaşa dönüştürerek Avrupa ve
Türkiye'yi bu çatışmalara müdahil etmesidir.
Eğer ABD bu gayesine ulaşırsa o zaman hem
Rusya'yı batıdan ve güneyden kuşatmış olacak hem Avrupa'yı yeniden denetimi altına alacak hem de
Türkiye, Rusya ve Çin arasındaki ilişkileri baltalama imkânına kavuşacaktır.
***
Fakat
Yaşlı Joe'nun sabah akşam 'savaş çıktı çıkacak' propagandası işe yaramadı.
Hatta savaş çıksa da ABD için istenen sonucu vermeyecektir.
Zira daha şimdiden ABD'nin Ukrayna senaryosu çökmüş durumda.
Tam tersine Rusya karşıtı yekpare bir cephe inşa edemeyen ABD'nin yanlış stratejileri
Avrupa ve NATO'daki fiili bölünmeleri daha da artırdı.
Türkiye, Almanya, Fransa, İtalya, Macaristan ve Hırvatistan gibi ülkeler Ukrayna krizinin bir NATO-Rusya savaşına dönüştürülmesine karşı çıkıyor. Haliyle
Rusya'ya karşı Avrupa'yı yanına çekme planının çökmesi
ABD'nin Hint-Pasifik'te Çin'e karşı Hindistan'ı kazanma stratejisine de ölümcül darbeler indirecektir.
Bu bağlamda Ukrayna krizi aslında ABD için bir ölüm kalım savaşı niteliğinde.
Bu kriz, ABD'nin son çırpınışının da fayda etmeyeceğini gösterecek. 21'inci yüzyıla hezimetlerle başlayan
ABD'nin mito-poetik beka kaygısı daha da derinleşecektir.
Çünkü hem Ukrayna krizinde hem de
dünyanın temel dinamiklerinde jeopolitik bir mutasyon söz konusu.
Dünyanın jeopolitik arka planı
mikrokozmik ve makrokozmik düzeyde değişiyor.
İşte her kontrolden çıkan kriz gibi Ukrayna krizi de
ABD'nin bütün hesaplarını altüst ediyor. Zira kontrol edilemeyen krizlerde her şey başka bir şeye ve daha çok da karşıtına dönüşür.