Amerikan başkanlığına seçilen Joe Biden'ın "Obama'nın üçüncü dönemi" daha doğrusu "Obama'nın mutant hali" olarak isimlendirilmesi boşuna değil. 2008-2016 yıllarında Barack Obama'nın yardımcılığını yapan Biden, dışişlerinden savunmaya, adaletten istihbarata kadar kritik bütün pozisyonları Obamacılara emanet etti. Şimdi bu stratejik makamların yardımcılıklarına da yine Obama'nın adamları atanıyor.
Biden son olarak Obama'nın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ü Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Ortadoğu ve Kuzey Afrika masasının başına getirdi. Türkiye karşıtı olan McGurk, terör örgütü YPG'ye verdiği destekle tanınıyor.
ABD basınına göre eski dışişleri bakanı John Kerry'nin özel kalemi Jon Finer, ulusal güvenlik danışman yardımcılığına, Obama döneminde İran nükleer müzakerelerini yürüten Wendy Sherman da Yahudi kökenli Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın yardımcılığına getiriliyor.
Obama döneminde Avrupa işlerinden sorumlu dışişleri bakan yardımcısı olan 'yeteneksizliği tescilli diplomat' Victoria Nuland ise dışişlerinde siyasi işlerden sorumlu müsteşarlık görevine atandı.
Rus lider Putin'e düşmanlığı ile tanınan Nuland'ın 2014'teki krizde Kiev'de büyükelçi olan ve şu an Atina'da görev yapan Goffrey Pyatt ile birlikte Ukrayna'nın parçalanmasında başrol oynadığını unutmayalım.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Yeni sürüm kaos stratejisi
Nereden bakılırsa bakılsın Joe Biden'ın adeta bir savaş kabinesi kurduğunu görüyoruz. Unutmayalım ki bu isimler Nobel Barış Ödülü almasına rağmen tarihe "Barack O'Bomber's/Bombacı Barack" olarak geçen Obama'nın has adamları. Ve yine unutmayalım ki görevdeyken 'ABD tarihinin en uzun süre savaşan başkanı' sıfatı da Obama'ya ait.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Obama-Biden ikilisinin 2008-2016 arasında devreye soktuğu liberal kılıflı kaos stratejisi yeniden aktifleşecek.
Demokrasi havariliği yapan Obama- Biden ikilisi, çocuk ve kadınların katledildiği Libya, Yemen, Mısır ve Suriye'deki iç savaşların bir numaralı sorumlularıdır. Arap Baharı'nı boğan bu ikiliydi. Ukrayna'nın bölünmesine yol açan yine bu isimlerdi. Son olarak 2016'da Türkiye'de darbe girişime kalkışanlar yine bunlardı.
Bu nedenle Suriye'deki 'terör koridorunun mimarı' olan DEAŞ'ın eski temsilcisi McGurk'ün yeniden atanması sürpriz olmadı. Zira DEAŞ'ın kurucusu olarak bilinen ve 2013'ten 2016'ya kadar Merkez Komutanlığı'na (CENTCOM) komutanlık etmiş emekli General Lloyd Austin'in Savunma Bakanı yapılması, zaten McGurk'lerin yeniden işbaşına geleceğinin işaret fişeğiydi.
Bu atamalar ABD'nin yeni sürüm DEAŞ stratejisi ile İslam dünyasını yeniden ölüm ve kaos yurduna çevireceğini de gösteriyor.
ABD beslemesi muhalifler
Bu stratejinin hedefinde ise Türkiye, Çin ve Rusya arasındaki ilişkileri baltalamak ve bu ülkeleri istikrarsızlaştırmaya çalışmak var.
Nitekim Biden'ın gelişiyle cesaretlenen Rus muhalifler daha şimdiden Vladimir Putin'e karşı açıkça darbe çağrısı yapmaya başladı bile.
Benzer şekilde Türkiye'de de Biden'ın gelişiyle biti kanlanan ABD beslemesi muhaliflerin hareketlendiğini görüyoruz. Son günlerde hortlatılan başörtüsü karşıtlığı ile yeniden tedavüle sokulan darbe çağrıları ve Boğaziçi rektörlük krizi bunun birer somut delilidir.
Fakat, Bombacı Barack ile onun beslemeleri ne yapsalar da yine hezimete uğrayacak. Tıpkı 15 Temmuz 2016'da olduğu gibi yine bozgun yaşayacaklar. Zira Türkiye o eski Türkiye değil artık.