"Yeni bin yılın Selahaddin'i" Batı dünyasının kimyasını alt üst etmeye devam ediyor.
Şeytanı bile iğrendiren bir manipülasyonla Sayın Erdoğan'a saldıran kirli odaklar akıllarına gelen her tür yaftayı fütursuzca kullanmaktan çekinmiyor.
Dört bir koldan akın eden Siyonist- Haçlı zihniyetinin fanatikleri, diktatör ve sultan dedikleri Erdoğan'a yönelik saldırılarını bu kez 'Fuhrer-Reis' kıyaslamasıyla yeni bir aşamaya taşıma gayreti içinde.
Bu yolla 'yayılmacı emeller peşindeki' Erdoğan'ın Hitler gibi dünyayı ateşe vermeden durdurulması gerektiği algısını işliyorlar. Fakat bu kirli planları da milletimizin çelik iradesine çarparak tuzla buz olacak ve "Erdoğansız Türkiye" hayalleri yine kursaklarında kalacaktır.
Sayın Erdoğan'a yönelik saldırıların lokomotifliğini genellikle Netanyahu, Biden, Macron ve Paşinyan gibi kifayetsiz muhterisler yapıyor/du.
Fakat asıl sistematik iftiraların siyasiler dışında küresel çapta medyayı ve ekonomiyi de kontrol eden üst akıl konumundaki lobilerden geldiğini unutmayalım.
Zira Suriye, Irak ve Katar'daki hamleleriyle Erdoğan, Ortadoğu'daki Yahudi lobisinin bütün kirli planlarını bozduğu için zaten hedefteydi. Libya, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki başarılarıyla bu kez Yunan lobisinin tekerine çomak soktu.
Son olarak da Dağlık Karabağ savaşında işgalci Erivan'a darbeler indiren Erdoğan ABD, Rusya ve Fransa'da güçlü bir konuma sahip Ermeni lobisinin şimşeklerini üzerine çekti. Bu üç lobi şimdi eş zamanlı bir şekilde nefes dahi almadan Sayın Erdoğan'a saldırıyor. Biri dinlenirken diğeri kılıcı alıyor eline.

***

Bu lobiler siyasi ve askeri sahada kaybetmenin histerisiyle şu sıralar medya üzerinden iftiralarına ağırlık vermeye başladılar yine. Örneğin Ermeni lobisinin kalesi sayılan Fransa'daki Le Point dergisi 9 Ekim tarihli başyazısında 'Fuhrer-Reis' karşılaştırması yapacak kadar pespayeleşebiliyor.
Amerikan doğumlu Fransız gazeteci Franz-Olivier Giesberg'in imzasını taşıyan editoryal yazıda bütün küstahlık sınırları aşılmış.
Giesberg polisiye roman yazarı olmanın da verdiği hayal gücüyle Türkiye'yi "Ortadoğu'nun yeni jandarması" ilan diyor. Sayın Erdoğan'ın izlediği siyasetin Hitler'i çağrıştırdığını yazan Giesberg, dünyayı Ermenilere yardıma ve merhamete çağırırken Erdoğan'a ise 'lanet' okuyor.
Batı'ya durdurulmaması halinde Erdoğan'ın da Hitler gibi dünyayı ateşe vereceği propagandası yapıyor.
Yine Le Poin'ten Gabriel Detrie de 7 Ekim'deki "Erdoğan'ın yeni savaşı" başlıklı yazıda Türkiye'nin yayılmacı ve saldırgan bir siyaset izlediği algısını işliyor. Sabah Gazetesi'nin 'Azerbaycan tarih yazıyor' manşetine dikkat çeken Detrie, İstanbul'dan kaleme aldığı yazıda malum odaklara "Erdoğan gücünü daha da artırma hesabı içinde. Bir an önce durdurulmalı" diye akıl veriyor.

***

Fransız medyası, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın dillendirdiği "Erdoğan bizi şimdi de Ermenistan'da katlediyor" yalanına sarılırken Rus basının ise eli kanlı Beşar Esad'ı cepheye sürmesi dikkat çekti.
"Erdoğan, Suriyeli savaşçıları Karabağ'a götürdü" yalanını Esad'a söyleten Ermeni yanlısı Rus medyası sonra da bunu manşetlere çekip günlerce çiğnedi. Ardından Esad'ın açıklamaları kısa sürede okyanusları aşarak Anglo-sakson medyasının rotatiflerinde dönmeye başladı. ABD'deki The National'dan Kareem Shaheen bu dezenformasyondan hareketle "Türkiye'nin Azerbaycan'daki piyonları" yazısını kaleme aldı.
Foreign Policy'den Allison Meakem de Türkiye'nin haklı davalarını 'askeri macera ve yayılmacılık' diye niteleyerek Fransa'daki Ermeni lobisiyle aynı frekanstan konuştu.
Görüldüğü üzere Batı'daki siyasileri, medyayı ve ekonomiyi kontrol eden üç lobi de Erdoğan karşıtlığında adeta Haçlı ittifakı yapmış durumda. Eş zamanlı hareket edip aynı tezviratları farklı kıtalarda aynı algı operasyonları ve klişelerle gündeme getiriyorlar.
Ancak ne yapsalar da Avustralyalı analizci Iain MacGillivray'in o çok istediği "Erdoğan sonrası Türkiye" hayali hep bir ütopya olarak kalacak.