ABD'nin taşeronu FETÖ'cülerce organize edilen 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin gösterdiği destansı mücadelenin dördüncü yılını andık. Ancak şunu unutmayalım ki 'her iktidar ilk olarak dilde kurulur...'
Dolayısıyla bu direnişi her şeyden önce bir 'vatan müdafaası' ve tarihe altın harflerle geçen 'şanlı bir medeniyet savunması' diye tanımlamak lazım.
Ülkemizi işgale yeltenenlere karşı sergilenen bu tarihi kıyam işte bu nedenle bir 'demokrasi zaferi'nden çok daha derin bir mahiyete sahiptir. Zamanla bu gerçeği daha iyi anlayacağız. Nitekim şimdiden 15 Temmuz destanı ile birlikte devletten medeniyete giden yolun kapılarının birer birer açıldığına şahitlik ediyoruz.
"Başkanlık sistemi, Suriye harekâtları, Libya ve Doğu Akdeniz stratejileri, milli savunma teknolojilerindeki atılımlar, Rusya ve Çin açılımları, sağlıktaki göz kamaştıran performans, korona ile mücadeledeki başarı ve son olarak Ayasofya'ya vurulan zincirlerin kırılması" gibi onlarca hamlenin ana lokomotifi bir bakıma 15 Temmuz destanıydı.
İçeride ve dışarıda atılan bu köklü adımlar aslında Türkiye'nin Anadolu ülkesinden bir dünya devletine ve oradan da küresel bir medeniyete dönüştüğünü simgeleyen birer devrim silsilesidir. Eğer 15 Temmuz'da milletçe direnemeseydik bir yüzyılı daha kaybedecek ve emperyal güçlerin boynumuza geçirdiği vesayet prangasını bir asır daha taşıyacaktık. Bu çerçeveden bakınca 15 Temmuz direnişinin onurlu bir vatan ve medeniyet savunması olduğunu görmemek mümkün değil.
***
Çünkü Batı'nın dünyaya dayattığı 'feodal uluslar çağı' artık kapanıyor. Yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Devletten medeniyete giden yolda Rusya, Çin ve Türkiye'nin oluşturduğu üç ülke öne çıkıyor
Uygarlık aidiyetleri üzerinden jeo-politikalar geliştiren bu üç aktör de Batı kaynaklı liberal ve küresel piyasa uygarlığının vesayet düzenine bir başkaldırıyı simgeliyor.
Panik içindeki Batı bu direnişi kırmak için "Türkiye düşmanı Türkler, Rusya düşmanı Ruslar ve Çin düşmanı Çinlilere" dayanan bir karşı saldırı geliştirmiş durumda.
İşte 15 Temmuz, Batı'nın bu 'Türkiye düşmanı Türkler' yoluyla yeltendiği bir işgal girişimiydi. Ancak başaramadılar. Dolayısıyla ailesinden, dininden ve ülkesinden kopartılan bu aidiyetsiz Türkler, şimdi Batı tarafından da reddedilmenin travması içindeler.
Batı'nın bu saatten sonra ne yapsa da Yeni Türkiye'yi vesayet altına alması artık muhal. Bu yüzden vatan hainlerinin ibretlik trajedisi daha da derinleşecek. Zira Atlantik'teki çatlak arttıkça sadece belli bir toprak parçası ve milleti değil bir medeniyeti de temsil eden Türkiye gibi ülkelerin çağı başlıyor. Nitekim Türkiye, Çanakkale ve Kût'ül-Amâre'de olduğu gibi 15 Temmuz direnişinde de İslam dünyasının çelik çekirdeği olduğunu dünyaya bir kez daha kanıtladı. Haliyle bu destansı direniş de yüz yıl öncekiler gibi küresel güç dengelerini kökünden değiştiriyor ve daha da değiştirecek.