Küresel sosyo-ekonomik yapıyı derinden sarsan korona salgını, Atlantik'in havariliğini yaptığı neo-liberalizm ve reel-kapitalizm ile tanımlanan serbest piyasa uygarlığının tabutuna son çiviyi çakmak üzere.
Aslında ABD ve Avrupa'nın temsil ettiği bu uygarlığın yıkım süreci 2008 finans krizi ile başladı. Donald Trump'ın iktidara gelmesiyle bu kaotik süreç Atlantik'i de aşan küresel bir mahiyet kazandı.
Şimdi korona krizi bu küresel çaptaki hayal kırıklığını bir daha restore edilemeyecek düzeye taşımış görünüyor.
Pandemi ekonomisi (pandenomiks) diye adlandırılan yeni süreçte her ülke için vahşi rekabet yerine artık kendi halkının sağlık ve refahını önceleyen toplumsal stratejiler belirleyici olacak.
Böylece tedarik zincirinin kaynağında yer almasına rağmen en az kazanan ve kazandıkları da en tepedeki spekülatörler tarafından organize bir biçimde yağmalanan kesimler ilk kez bu fasit daireden kurtulma şansına kavuşabilir.
Sağlık ve ekonomik sistemleri çökme riskiyle karşı karşıya kalan devletler bu yüzden ilk kez halka yardım paketleri açıklamaya başladı.
Özellikle neo-liberalizmin cenneti sayılan ABD'de devletin şirketleri kurtarmak yerine halka doğrudan yardım yapması bir milat.
***
Halkın parasını 2008 finans krizinde batık bankalara aktaran
Amerikan devleti sistemik tehlikeyi görünce 3 trilyon doları hükümetten 4 trilyon doları da
FED'den sağlanan devasa bir kurtarma paketi açıkladı.
7 trilyon dolarlık bu yekûn neredeyse ABD bütçesinin üçte birine denk. Ve ABD'de hükümet sadece savaş durumlarında bu denli büyük destek kararları alabilir.
Nitekim dünyanın en güçlü askeri savunmasına sahip olmasına rağmen
'sağlık savunması' korona karşısında çöken ABD'nin on yıllık istihdam büyümesi yedi haftada alt üst oldu. Şimdiden ülkenin borcu 25 trilyon dolara çıktı, işsiz ordusu da 40 milyona doğru ilerliyor.
Sadece ABD değil reel-kapitalist sistemin en güçlü kolonlarından
Alman ekonomisi de 1945'ten sonra ilk kez resesyona girdi. Bu yılki ekonomik daralmanın yüzde 8,4 olacağı tahmin ediliyor.
Devlet kapitalizmi ile büyüme destanları yazan
Çin ekonomisi ise 20 yıl aradan sonra ilk kez küçülme trendiyle karşı karşıya.
İngiltere'de de yılın ilk çeyreğindeki ekonomik küçülme daha şimdiden yüzde 5,8'lere ulaştı. Yıl sonuna doğru bütün
Avrupa'da yüzde 15'lik bir ekonomik daralma öngörülüyor.
IMF'ye göre dünya ekonomisi bu yıl yüzde 3 küçülecek. Bu, 1930'lara damga vuran
Büyük Buhran'dan beri yaşanan en sert daralma olacak.
***
Görüldüğü üzere pandenomiksin küresel çaptaki faturası oldukça ağır. Peki koronadan sonra ne olacak?
Pandenomiks modeline göre küresel
tedarik zincirleri ortadan kalkacak.
Küresel endüstrinin daralması paralelinde
yerel üretim, kendine yetme ve toplumsal paylaşım anlayışı yaygınlaşacak. Karşılıklı bağımlılık ekonomisi ise ağır darbeler alacak.
Eğer bu köklü dönüşüm sağalanamazsa
resesyonun küresel bir sistemik krize dönüşme riski çok yüksek. Nitekim daha şimdiden krizi iyi yönetemeyen ABD gibi ülkelerde
sistem ve rejim tartışmaları kızışmaya bile.
Çünkü pandenomiksin yol açtığı değişim her ülkeyi daha şimdiden ulusal ve küresel stratejilerini gözden geçirmeye zorluyor.
Ve bu sayede biz de siyaset felsefesinin en önemli konularından sayılan
'yönetenleri kimin yönettiği' (quis custodiet ipsos custodes?) sorusunun cevabını az çok öğrenmiş olduk.