Dünyanın gözü bugün Rusya'nın başkenti Moskova'da Başkan Erdoğan ile Vladimir Putin arasındaki kritik İdlib zirvesinde olacak.
Aslında iki liderin görüşmesinde en sıcak başlık sadece İdlib değil. Zirvede Suriye'nin geleceğini etkileyecek bazı önemli kararların da alınması bekleniyor.
Dolayısıyla Kremlin'deki zirvenin İdlib'de kalıcı bir ateşkesten daha önemli ve daha kapsamlı sonuçlara yol açması kaçınılmaz görünüyor.
Böyle bir adım ise ister istemez Şam rejiminin kaderi üzerinde hayati bir rol oynayacaktır. İki liderin uzlaşması her açıdan Beşar Esad'ın terör rejimi için sonun başlangıcı anlamına gelecektir.
Zira Rusya ve Türkiye'nin Suriye'ye dair 'grand stratejisi' büyük oranda örtüşüyor. Bu bağlamda iki ülke ilişkilerinin zarar görmemesi için alınacak ortak önlemler paketi, İdlib'i de aşan bölgesel jeo-politik dalgalara yol açabilir.
Putin'in 'kimseyle savaşmaya niyetimiz yok' diyerek İdlib'de uzlaşma sinyali vermesi aslında Rusya'nın Türkiye ile Suriye'ye dair projeksiyonlarda yeni bir aşamaya geçileceğinin de işaretiydi.
Soçi Mutabakatı'nın yeniden hayata geçirilmesiyle birlikte İdlib'in kontrolü, gözlem noktalarının güvenliği, M4 ve M5 karayolunun rejimin denetiminden alınması yanında Suriye'deki diğer başlıkların da revize edilmesini zorunlu hale getiriyor.
***
Unutmayalım ki İdlib'e yönelik Bahar Kalkanı Harekâtı'nda SİHA ordusunun havada gösterdiği performans Suriye'deki güç haritasını lehimize değiştirdi. Bu sayede Rusya'nın rejime sağladığı hava savunmasını deldik.***
Bu yüzden İdlib'de taleplerimizin kabul edilmemesi Suriye sathına yayılan bir savaşa neden olabilirdi ve bunun en büyük faturasını da Ruslar öderdi.