Batı dünyası İstanbul seçimlerini Türkiye'nin en kritik dönüm noktalarından biri olarak görüyor. Bütün planlarını bugün sandıktan çıkacak sonuçlara göre yeniden revize edecekler.
Zaten Svante E. Cornell, The American Interest'daki yazısında ABD'nin yeni Türkiye stratejisinin netleşmesinde İstanbul'daki seçim sonuçlarının belirleyici olacağını açıkça dile getirmiş.
Haliyle seçimin kaderi, emperyal merkezin ülkemize karşı devreye soktuğu 'yeni kuşatma projesi'nin seyrini de belirleyecek.
Zira Sayın Erdoğan'ı Şehit Mursi'nin akıbetiyle tehdit edenlerin temel hedefini biliyoruz... Pentagon'un rahle-i tedrisinden geçmiş Sisi zihniyetine sahip insanlar eliyle Türkiye'yi ikinci bir Mısır'a dönüştürmek.
Bu bağlamda, daha önce de vurguladığımız gibi yeni bir savaş ve mücadele türü ile karşı karşıyayız.
"Unutmayalım ki savaşlar artık bir ülkenin sabah uyandığında başka bir ülkenin tanklarını çayırında görmesiyle başlamıyor.
O devirler mazi oldu. Yeni savaş biçimi artık milli iradenin kaleleri sayılan sandıkların zapt edilmesine dayanıyor..."
Çünkü 31 Mart yerel seçimlerinde gördüğümüz üzere tankla, topla, sokak gösterileri, terör örgütleri ve ekonomik kuşatmayla yenemedikleri Sayın Erdoğan'ı bu kez kirli oy manipülasyonları ve sandık hırsızlığıyla alt etmeye çalıştılar.
***
Dolayısıyla içeriden ve dışarıdan her tür amansız saldırıya maruz kalan milletimizin
bağımsızlığının ana lokomotifiydi sandıklar.
Gezi'den bu yana seçimler sayesinde her krizi aşarak devletimizin kurumlarını
emperyalist taşeronlardan birer birer temizlemiştik.
Fakat 31 Mart'ta sandığı da çaldılar.
Bu, demokrasimize ve milli irademize yönelik tarihte eşi benzeri görülmemiş
en şeytani saldırıydı. Yalanla yaşayan ve bütün hayatları yalan olanlardan da bu beklenirdi zaten.
"Soru çalan, mevki ve makam çalan, para çalan, halkımızın hayatı ile devletimizin geleceğini çalan ABD'nin kurşun askerleri olan FETÖ'cülerin oyumuzu çalmayacağını düşünmek her açıdan ahmaklıktı..."
Ancak seçimlerin
yenilenmesi kararı
ile hevesleri kursaklarında
kaldı. Ne var ki
tehlike geçmiş değil.
Ülkemize yönelik devreye sokulan
sistemli, eş zamanlı ve eş güdümlü emperyalist operasyonları püskürtmenin yolu bağımsız Türkiye'den yana tavır sergilemekten geçer.
***
İstanbul seçmeni,
emperyal tezgâhlara oy vermeyecektir. Özellikle tarihi ve sembolik açıdan büyük önem taşıyan İstanbul'daki yerel seçimler yoluyla ülkemize yönelik
Okyanus Ötesi'nden kurgulanan bütün senaryoları bir kez daha çökertecektir.
Şunu asla unutmayalım!
Haçlı zihniyeti İstanbul'u alan Fatih'in torunlarından nasıl nefret ediyorsa Kudüs Fatihi Selahaddin'in torunlarından da aynı şiddette nefret eder.
Bütün gayeleri de Selçuklulardan bu yana bin yıldır yıkamadıkları
Türk-Kürt ittifakını temelli olarak yok etmektir.
Bu nedenle
Yeni Türkiye'ye karşı aynı hınçla birleşen ABD güdümündeki
siyasi kuklalara fırsat vermeyelim.
İşte burada Kürt seçmene tarihi, siyasi ve ahlaki bir görev düşüyor. Sandığa giden her seçmen büyük
Kürt mutasavvıfı ve şairi Melayê Cizîrî'nin 'Talih fırsat verirse, onu ertelemek haramdır' uyarısını düşünmeli ve buna göre kararını vermelidir.
Kuşku yok ki Kürt seçmenin yeri, ışık ve karanlığın savaşında hep
zifiriden taraf olan Lucifer'in çocuklarının yanı olamaz.
Anne ve babalarımızı asit kuyularına atan zihniyetle aynı safta yer almak her şeyden önce ecdadımızın
kemiklerini sızlatır.
O yüzden gün, Haçlı zihniyetine 'dur' deme günüdür. ABD ve taşeronlarının İstanbul'a yönelik kirli oyunlarını bozma günüdür.