Daha 31 Mart yerel seçimlerindeki organize saldırının şokunu atlatamadan emperyal aktörlerin Sudan'daki darbe haberi geldi.
Yerel seçimlerdeki kumpas ile Sudan'da Türkiye'ye yakın duran Ömer el Beşir ve hükümetteki Müslüman Kardeşler'in Ulusal Kongre Partisi'ni (UKP) hedef alan darbe arasında mahiyet olarak pek bir fark olmadığını iyi kavramak zorundayız.
Zaten gelişmeler de bize bunu gösteriyor.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'nin desteklediği Sudan'daki darbeciler şimdiden Türkiye'yi dışlama işaretleri vermeye başladı.
Emperyal merkezin ülkemize karşı devreye soktuğu 'yeni kuşatma projesi' kapsamında hareket eden darbecilerin, Türkiye'nin Kızıldeniz kıyısındaki Sevakin (Suakin) adasında askeri üs kurmayı öngören anlaşmayı feshedecekleri söyleniyor.
Sudan'daki cuntanın bu adımı her açıdan Türkiye'nin Libya, Somali ve Sudan başta olmak üzere Kuzey Afrika'daki kazanımlarını yok etmeyi amaçlayan bir hamle. Zira Sevakin anlaşması Körfez, Akdeniz ve Kızıldeniz hattındaki Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'ye karşı Türkiye'ye üstünlük sağlayan en önemli jeo-politik adımlardan biriydi
***
Eritre, Cibuti, Kuzey Somali, Sudan, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Batı Sahra ve Moritanya'nın yer
aldığı
doğu, kuzey ve batı Afrika coğrafyasından oluşan Büyük Mağrib bölgesi, 1500'lerden 1900'lerin başına
kadar Osmanlı idaresinde kaldı.
Dolayısıyla bu bölgede
tarihi ve doğal hegemon konumundaki Türkiye'nin son yıllarda
Sudan ve diğer ülkelerle kurduğu
kapsamlı ilişki ve işbirliği projeleri
en çok da Batılı aktörlerle onların
bu bölgedeki kurşun askerlerini
rahatsız etti. Bu mercekten
Sudan'daki darbeye baktığımızda
büyük bir tezgâh ile yüz yüze
olduğumuzu görürüz.
Bu nedenle
11 Nisan'da El-Beşir'in gözaltına alınmasıyla başlayan darbenin
işaret fişeğini,
Sudanlı istihbarat yetkililerini
ayarlayan
ABD yaktı.
***
Harekete geçen darbecilerin tümü de
Beşir'in en sadık adamlarıydı. Ancak darbeden sonra hepsinin dışarıya bağımlı olduğu ortaya çıktı. Örneğin darbeyi yapan
Savunma Bakanı Awad bin Avf, Mısır'daki darbeci Abdulfettah Sisi'nin
Kahire'deki askeri okuldan sınıf arkadaşı.
Avf'ın attığı ilk adımlardan biri Sisi'nin can düşmanı
Müslüman Kardeşler (İhvan) üyelerini tutuklamak oldu.
Ulusal Kongre Partisi (UKP) lideri
Ahmed Harun ile bu partiden Başbakan olan Muhammed Tahir Ayala hapse atıldı.
Cuntanın başında yer alan Korgeneral
Abdul Fattah Abdulrahman Burhan, Sudan'ın Yemen'e gönderdiği askerlerin sorumlusuydu.
Cuntanın beyni olarak gösterilen
İstihbarat Başkanı Abdullah Salah Goshi, Sisi'ye ve BAE'ye yakın bir isim.
Cuntacılardan
Hızlı Hareket Güçleri (RFS) komutanı Muhammed Hamdan 'Hemeti' ise Suudilerin adamı.
Zaten Suudilerin en sağlam ismi olan Korgeneral Burhan'ın Askeri Geçiş Konseyi'nin başına geçmesinden sonra
Sisi, Suud Kralı ve BAE lideri, Sudan'a yardımların derhal hızlandırılması talimatını verdiler.
Hedef ise
İhvan'ın iktidarda olduğu son ülke olan Sudan'ın denetim altına alınarak
Türkiye'nin
Kızıldeniz'den Körfez'e kadar uzanan alanda kuşatılmasıdır.
Emperyal güçlerin düğmesine bastığı ikinci bir Mısır ve Sisi projesi ile karşı karşıyayız.