Eskiden "Türkiye İran veya Malezya oluyor" diye cinnet geçirenler şimdi bütün organize kumpaslarına rağmen "Türkiye'yi neden hâlâ bir Cezayir, Sudan, Suriye, Libya veya Irak yapamadık" diye kendilerini paralıyor.
Kuzey Afrika'daki kitlesel gösteri ve darbelerden hareketle aç tavuk misali kendini arpa ambarında sanan Paris merkezli Worldcrunch sitesinden Dominique Moisi, Cezayir ve Sudan'da meydana gelen sarsıntıların bir sonraki durağının Türkiye olacağını hayal etmiş.
31 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını çarpıtan Moisi, sömürgeci bir zihniyetle Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine dayatılan 'Sisi modeli'nin Türkiye'de de artık devreye sokulmasını öneriyor.
Sayın Erdoğan'ı siyaseten saf dışı bırakmanın şu an çok zor olduğunu kabul eden Moisilerin en büyük arzusu, Türkiye'de 'Batı demokra-Sisi'nin dış ve iç müdahalelerle yeniden tesis edilmesi.
Fransa ve İtalya'nın Ermeni kartı üzerinden ülkemize yönelik son saldırılarında da görüldüğü üzere, Haçlı zihniyeti Türkiye'yi dize getirmek için her yolu mubah görüyor.
***
Anlaşılan, Venezuela'dan Cezayir ve Sudan'a uzanan bölgelerde kızışan jeo-politik güç mücadelesi, yeminli Türkiye düşmanlarını hayli umutlandırmışa benziyor.
Unutmayalım ki dünyanın farklı ülkelerindeki darbe ve
iç savaş denemeleri
ABD'nin '
Full Spectrum Dominance Doctrine/ Tam Hâkimiyet Tayfı Doktrini'ndeki stratejiyle bire bir örtüşüyor.
Burada ayrıca
Henry Kissinger'ın kehanetini de
unutmamak lazım.
Kissinger yıllar önce, İslam dünyasında ABD dışında herhangi bir küresel aktörün mevzi kazanmasına asla izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak
"Eğer Rusya veya Çin bölgede yükselişe geçerse işte o zaman Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olur" öngörüsünde bulunmuştu.
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Filistin'i ilhak
projesi olan
'Yüzyılın Anlaşması' tam
da bu kehanetin
pratiğidir.
Temel hedef ise
İsrail ve ABD'nin
hegemonik güvenliği için İslam dünyasının iç savaşlarla komada tutulmasıdır.
***
Ne var ki zihinleri işgal etseler de kalplere asla nüfuz edemiyorlar.
Türkiye'nin ezber bozan varlığı bu hakikatin en açık manifestosudur.
Çünkü her türlü çok uluslu organize tezgâha rağmen Yeni Türkiye'nin
küresel bir referans kaynağına dönüşmesini engelleyemediler.
İslam dünyasının çelik çekirdeği Türkiye'ye karşı tarihi bir stratejik yenilgi alan Batı dünyası, bu yüzden
vahşi bir güdüyle hareket
edip çevremizdeki her yere
kaos ekiyor.
Ve yine bu yüzden olsa gerek
Latin Amerika'nın
Amazonlar'ı veya Kuzey Afrika çöllerinde bir kelebek kanat çırpar çırpmaz Haçlı refleksleri harekete geçen Batı medyası hemen
"Erdoğan'ın sistemi sallanıyor" diye provokasyona başlıyor.
İbn-i Haldun'un, "Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer" vecizesi kirli özü hiç değişmeyen
bu Haçlı zihniyetini çok iyi
tanımlıyor.
Ancak yeminli düşmanlarımız ne yapsa da boş. Zira Türkiye eskiden olduğu gibi gelecekte de
kilit ülke rolünü sürdürecek.
Üstelik sadece
jeo-politik hesap ve enerji denklemlerinde değil
dünyanın yeni paradigmasında da en etkin
aktörlerden biri olacak.