Önce şunu hatırlatalım.
Bugünkü bütün kritik mücadeleler büyük güçlerin jeo-politik çatışması şeklinde seyrediyor. Son zamanlarda karşılaştığımız her güncel sorun veya yeni gelişme aslında küresel aktörler arasında kızışan rekabetin birer cephesidir.
Bu süreçte en dikkat çeken şey ABD'nin adeta mahalle kabadayısı gibi davranmasıdır.
Ne var ki bu haydutluk gösterileri artık ters tepiyor.
Zira Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde ABD'nin hızla kontrolü elinden kaçırdığı bir aşamadan geçiyoruz. Dolayısıyla hiç kimsenin ABD'ye güveni kalmamış durumda.
Afganistan'ı enkaza çeviren Bush/Cheney/Rumsfeld ekibinin Irak'ta yol açtığı iktidar boşluğu DEAŞ'ın ortaya çıkmasına yol açtı.
En büyük şaşkınlıklarını Ukrayna'nın dağılmasıyla yaşayan Obama/Clinton ikilisi ise Arap Baharı'nı boğup Libya, Yemen, Mısır ve Suriye'yi birer terör yurduna çevirdi.
***
Şimdi de dünya
Trump/ Pompeo ikilisinin yeni saçmalıklarıyla uğraşıyor. Bunun
son örneği ABD Başkanı'nın
Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni İsrail'e verme kararıdır.
Ardından
İsrail, Yunan ve Rum liderlerin
Doğu Akdeniz zirvesine katılmak için Kudüs'e
giden ABD Dışişleri Bakanı
Mike Pompeo'nun
fanatik Yahudileri aratmayan paylaşımı geldi.
Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine yapılan
Üçüncü Tapınak maketinin videosunu paylaşan Amerikalı bakan,
evanjelist papaz Pat Robertson'ın Hıristiyan Yayın Ağı CBN'e verdiği röportajda
Trump'ı İsrail'in ve Yahudilerin kurtarıcısı ilan etti.
Bu
İsrail şovunun en büyük nedeni ABD'de iki yıldır süren
Rusya soruşturmasının bitmesi
.
Soruşturma,
Trump'ın 2016 seçimlerinde Rusya'dan yardım alıp almadığı ile ilgili.
Haliyle içeride ve dışarıda iyice köşeye sıkışan Trump'ın
Yahudi lobisinden başka sığınacağı bir kapı kalmamış görünüyor.
Dolayısıyla Trump ve Pompeo'nun
Filistinlilere karşı devlet terörü estiren Siyonist İsrail rejimine
dalkavukluk yarışı daha da kızışacak.
***
Fakat dünyanın tepkisini çeken
Golan kararı ABD'nin sonunu daha da hızlandıracaktır.
Çünkü ABD'nin
dünyanın jandarmalığı rolü çoktan
tarihe karıştı.
Türkiye ile Hindistan başta olmak üzere
Almanya, Fransa ve İngiltere gibi en kadim müttefikleri bile
Rusya, Çin, İran ve Venezuela politikalarında ABD ile aynı karede yer almaya karşı.
Beyaz Saray'ın muhalefetine rağmen
Çin'in Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın kurucularından biri olan İngiltere,
Brexit hamlesinde de görüldüğü üzere ABD'nin talimatıyla hareket etmenin yanlışlığını bir kez daha kavradı.
Türkiye ve
Almanya ise ABD'nin özellikle Rusya ve İran'a karşı izlediği politikalara destek vermiyor.
Bu bağlamda
Yeni Zelanda'daki terör saldırısını
yapan
Brenton Tarrant'ın manifestosunda
Sayın Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Londra Belediye Başkanı Sadık Han'ı boşuna
hedef göstermediği ve bunun bir
tesadüf olmadığı görülecektir.
Ancak kimse artık
İsrail güdümlü kaotik politikalara prim tanımak ve Amerika'nın
küresel askeri üs zincirinin bir halkası olmak niyetinde
değil.
Sam Amca savaş zırhı giyindiğini sanarak caka satadursun.
Oysa dünya üstündekinin
zırh değil hasta elbisesi olduğunun
farkında.