Dünya kamuoyu 'terör devletleri'nin son kurban olarak seçtikleri Suriye'nin İdlib kentindeki sivillere yönelik olası bir soykırım saldırısının hazırlıklarını büyük çaresizlik içinde seyrediyor.
Bosna'da olduğu gibi 'geliyorum' diyen kitlesel kıyıma karşı herkes utanç verici bir pasiflik içinde.
Türkiye dışında çaba gösteren bir ülke yok.
Yaklaşan insani felaketin en büyük sorumlularından sayılan Rusya ve ABD'nin suç ortaklığı ise vicdanları sızlatıyor.
Rus donanması ve ABD gemileri Suriye kıyılarında adeta kol kola.
Katliam için sinsi planlarla meşguller.
ABD'li askerler terör örgütü YPG'nin denetimindeki bölgelerde katliam tatbikatları yapıyor.
Rus ve Amerikalı yetkililer her türlü istihbaratta 'al takke ver külah' halinde.
Suriye semalarında uçan kuşu bile birbirlerine haber veriyorlar, içleri rahat.
Çünkü eli kulağındaki bu tasarlanmış trajediye dair bahaneleri çoktan hazır.
Daha şimdiden "Müslümanların birbiriyle savaşı" diye lanse ediyorlar barbar tezgâhlarını.
Tıpkı Afrika'daki sömürgecilerin vahşetlerini "siyahın siyaha şiddeti", Asya'daki modern Haçlıların vandallıklarını "etnik/dini çatışmalar" ve Latin Amerika'daki emperyalistlerin sistematik terörlerini ise "siyasal ve sosyal kaos" diye pazarlamaları gibi.
***
Beş imtiyazlı devletin jeo-politik aygıtına dönüşen BM'de üst düzey diplomatlar
bir haftadır sürekli
'diyalog' halinde.
Barışçıl bir çözüm peşinde koştuklarını söylüyorlar.
Oysa asıl amaçları, yamalı bohçayı andıran Suriye'de bir sonraki aşama olan
'siyasi süreçte' daha fazla söz sahibi olabilmek.
ABD, İdlib'deki olası bir soykırım ile
Türkiye'yi tek meşru aktör gören ılımlı muhalefeti yok ederek
Suriye'nin geleceğinde elini biraz daha güçlendirmenin gayreti içinde.
Bu amaçla Esed'e taşeronu
YPG ile birlikte İdlib'e saldırı teklifinde bulunuyor.
Böylece Cenevre'deki masada terör örgütü
YPG'ye bir sandalye ayrılmasını sağlayacak.
ABD, Rusya, İran ile İsrail gibi İngiltere, Fransa ve Almanya da İdlib krizini
kısa ve uzun vadede kazanca
dönüştürmenin peşinde.
Bu bağlamda Suriye'deki
emperyal tiyatroyu ve soykırım yarışını "
İdlib yüzünden bir mini dünya savaşı çıkacak" diye lanse edenlere kanmayın, onlar
gerçekleri perdeliyor.
***
Unutmayalım ki
İdlib'de asıl mücadele Ortadoğu ve Doğu Akdeniz denkleminde ağırlığı giderek artan
Türkiye'nin nüfuzunu sınırlamaya
odaklıdır.
Dolayısıyla İdlib krizi
Rusya için tam bir
turnusol kâğıdı işlevi görecek.
Rusya'nın Türkiye'nin endişelerine yönelik göstereceği hassasiyet şimdiden iki ülke
arasındaki ortak vizyonu uzun vadede etkileyecek en önemli faktöre dönüşmüş durumda.
Burada müttefikliği test edilen Rusya'yı doğrusu zorlu bir sınav bekliyor.
Zira
Kremlin'in Beştepe ile inşa ettiği stratejik ilkelere
bağlılığı önümüzdeki süreçte
hayati önem arz edecek.
Yoksa Rusya da
siyasi destek kazanamadığı için devlet terörüne başvuran ABD'nin konumuna düşerek
bölgemizde elde ettiği
güç tekelini kısa sürede yitirebilir.