ABD'nin İran ile Temmuz 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesi, küresel siyasette hibrid ve konvansiyonel her tür mücadele yönteminin devreye gireceği yeni bir dönemin de barometresidir aynı zamanda. Bütün veriler ve jeo-politik konfigürasyonlar buna işaret ediyor.
Gelişmeler sadece ABD ile İsrail ve Suudi Arabistan'dan oluşan ittifaka karşı direnişe geçen üç farklı yeni bloğun bir koordinasyona gidip gidemeyeceğinde düğümleniyor. ABD sonrası dünyanın yeni güç haritasında belirmeye başlayan bu blokları şöyle formüle etmek mümkün.
İlki Almanya, İngiltere ve Fransa'dan oluşan Batı Avrasya Bloğu (E3); ikincisi Çin, Japonya ve Güney-Kuzey Kore'den oluşan Doğu Avrasya Bloğu; üçüncüsü de Türkiye, Rusya ve İran'dan oluşan Orta Avrasya Bloğu.
Bu üç ayrı grubun ortak adı ise daha şimdiden 'Anti-Amerikancı Büyük Avrasya' şeklinde telaffuz ediliyor.
***
Tarihçi
A.J.P. Taylor'ın "The Origins of the Second World War/ II. Dünya Savaşı'nın Nedenleri" adlı
kitabında dile getirdiği gibi uluslararası ilişkilerde
göz ardı edilen 'X faktörleri'nin güç
dengelerini nasıl alt üst ettiğini
gayet iyi biliyoruz.
Bu anlamda
2019'un 1939'a dönüşme riski her
geçen gün daha da artıyor.
Büyük Avrasya ile ABD arasındaki yeni küresel mücadelenin cephesi de İran'dan ziyade yine Afganistan, Irak, Suriye, Filistin ve Yemen gibi
'gri çatışmalar' ile kavramsallaştırılan alanlar olacak.
Her tür unsura yer veren yeni küresel savaşın eskilerden farkı, karşıt bloklardaki
büyük aktörlerin aynı cephede olası bir sıcak temasını önlemeye dayanıyor.
Askeri, siyasi ve ekonomik kapasitesi giderek erozyona uğrayan ABD'nin önünde başka bir seçenek de yok zaten.
***
Orta Avrasya bloğuna güç yetiremeyen ABD, biraz da bu real-politik dayatmalardan dolayı İran'ı kuşatarak
enerjiye bağımlı Batı ve Doğu Avrasya ülkelerini denetlemeye çalışıyor.
Zira İran'ın ihraç ettiği petrolün
yüzde 85'ini Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan; geri kalanını da Avrupa ülkelere satın alıyor. Nükleer anlaşmadan
sonra Avrupalı ülkelerin İran'a yapacakları
yatırımlar bu ihracat hacmini daha da
artırmayı amaçlıyordu.
Böylece
enerji arzında yıllardır ABD'ye mahkûm olan Doğu ve Batı Avrasya, İran petrol ve gazının dünya
pazarlarına aktarılmasıyla
ilk kez bağımsız hareket etme imkânına kavuşacaktı.
Bu tarihi fırsatı kaçırmak istemeyen Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Batılı ülkeler ABD'nin İran'ı kuşatmasına işte bu yüzden şiddetle karşı çıkıyor.
***
Avrupalı ülkelerin bu isyanı önümüzdeki süreçte
Avrasya'daki blokların ABD karşıtlığında daha da yakınlaşmasına yol açacaktır.
Zira Rusya, Türkiye ve İran'dan oluşan Orta
Avrasya Bloğu'nun Suriye'de Astana süreciyle ABD'yi nasıl saf dışı ettiği ortada.
Çin liderliğindeki
Doğu Avrasya Bloğu da Kore barışı gibi hamlelerle ABD'ye
Pasifik'te zor günler yaşatıyor.
Benzer şekilde
Batı Avrasya'daki Almanya, İngiltere ve Fransa'nın X faktör konumundaki İran krizinde Rusya ve Türkiye ile aynı çizgide buluşmasına
ek olarak
Doğu Avrasya'da da Japonya, Güney Kore ve Çin'in yeni bir konsensüs oluşturması, kuşku yok
ki ABD'nin küresel hakimiyet arayışına
ve yeni İran projesine daha şimdiden ağır
darbeler indirecek gibi görünüyor.