Suriye'de iç savaş dönemi bitti.
Gözler artık farklı küresel ve bölgesel güçlerin yeni projelerinde.
Daha düne kadar DEAŞ'a karşı işbirliği içinde olan bazı aktörler yeni dönemde karşı kamplara düşerken rakip olanlar hızla yakınlaşmaya başladı.
Yeni dönemde raf ömürleri dolan DEAŞ, Tahrir'üş Şam ve YPG gibi taşeronlar artık birer birer sahalardan silinecek.
Çünkü masada gerçek aktörler kendi kimlikleriyle belirmeye başladı.
Olası senaryoları özetlersek, Suriye'nin geleceğinde söz sahibi ülkelerin başında Rusya, ABD, Türkiye, İran ve İsrail geliyor. 'Geleceğin Suriyesi' bu güçlerin konsensüsü ile oluşacak. Zaten Suriye şimdiden çeşitli nüfuz bölgelerine bölünmüş durumda. Genel olarak Fırat'ın doğusu ABD'nin kontrolündeyken Fırat'ın batısında ise Rusya'nın hâkimiyeti söz konusu.
***
Peki, Suriye'de şu an kim ne istiyor ve sahada ne kadar güçlü?
ABD'nin en önemli hedefi, 'terör koridoru' inşa ederek Türkiye'yi 'Şii koridioru'nu engelleyerek de İran'ı frenlemek. ABD, Tahran'ın Musul, Rakka ve Halep'ten geçen Şii koridoruyla Lübnan'daki müttefiklerine ulaşmasını önlemek istiyor.
Rusya'ya jest yaparak
19 Temmuz'da CIA'nın Suriye'deki örtülü operasyonlarına son veren ABD, bütün politikasını
Rusya'nın desteğini İran'dan kesmek şeklinde
formüle etmiş durumda. Bu yüzden ABD,
DEAŞ'tan alınacak
Rakka ve Deyr'ez Zor'u İran karşıtı güçlere verme derdinde. ABD ile paralel bir strateji izleyen
İsrail de 'DEAŞ out İran in' sloganıyla Suriye'de
asıl tehdidin bundan sonra Tahran olduğuna
Rusya'yı ikna etme gayretinde.
***
Ancak yeni Suriye'de
ABD ve İsrail'den çok Rusya, Türkiye ve İran ittifakı daha belirleyici olacak. Çünkü
göstermelik adımlar dışında ABD'nin
Suriye'yi yapılandırmak içinne yeterli enerjisi
ne de sağlam bir stratejisi mevcut. Türkiye
ise nüfuz alanlarına bölünen Suriye'de giderek
ağırlığını artırıyor. 24 Ağustos 2016'da
başlayan
Fırat Kalkanı'nın ilk aşaması 29
Mart 2017'de sona ermişti.
Gözler
İdlib, Afrin ve Tel Rifat'a yönelik ikinci ve üçüncü aşamalarda. Bu harekatlarla Ankara, yeni Türk bölgeleri oluşturarak avantaj sağlayacak.
***
Rusya da zaten askeri üslerinin bulunduğu Lazkiye'ye komşu olması nedeniyle
ABD'nin YPG eliyle İdlib'e yerleşmesine karşı. Rusya'nın destek verdiği Türkiye ilk olarak
İdlib'te 3 kontrol noktası oluşturmayı planlıyor. Özellikle
Azez-Marea hattıyla YPG'nin
Kobani ve Menbiç'ten Afrin'e ulaşmasının yolu kesilecek.
Bu nedenle çıplak gözle bile
Afrin'in görüldüğü Azez kırsalına yapılan askeri sevkiyat İdlib'i kapsayan bir operasyondan
çok daha fazlasına işaret ediyor.
***
Moskova, Tahran ve Şam'ın İdlib, Tel Rifat ve Afrin için Türkiye'ye her an yeşil ışık yakma ihtimali
YPG saflarında şimdiden alarma yol açmış durumda. YPG'de ABD'lilere şüpheyle bakanların sayısı artıyor. O yüzden bakmayın siz Pentagon'un YPG'ye tırlar dolusu silahlar göndermesine. Amaç YPG için
terör devleti inşa etmek değil. ABD'nin asıl hedefi kendi çıkarlarını maksimize ederek yeni
Suriye denkleminde pazarlık payını yükseltmek.
Bu manzara ABD'nin bir kez daha
YPG'ye destek veren Kürtleri kullanıp bir kenara atacağını da gösteriyor.
Bunun hazırlığı içindeler zaten.
Ve biraz güçlenen
Beşar Esad da DEAŞ'tan sonra ilk olarak terör örgütü YPG'nin elindeki
'rojava'ya saldıracaktır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.